”Travesti Darbe”

Darbeyi “DEŞİFRE” eden Bülent Orakoğlu’nun saygıdeğer çıkışını saymazsak, darbenin yıldönümü adeta geçiştirildi. Neredelerdi o mangalda kül bırakmayanlar? Neredelerdi o sağa sola “irtica”, “mürteci” naralarıyla saldırıp tehditler yağdıranlar?

Geçtiğimiz Cuma 28 Şubat’tı, hani şu meşhur son darbenin sene-i devriyesi.

Bu meşum darbeyi birileri unutturmaya çalışadursun, HAKSÖZ dergisi, özel sayısıyla (Şubat 2003)* unutmamış ve unutturmamıştı (Tel: 0212 524 10 28).

Haksöz, 28 Şubat darbesini enine boyuna irdeliyordu bu sayıda. 28 Şubat’ın bir “travesti darbe” olduğunu Haksöz sayesinde hatırladım.

Hani o baltalarla gece yarıları kapı kırmalar, yatak odası basmalar vs.

Haksöz’ün hepinizin eline ulaşmama ihtimaline binaen, bu özel sayıyla sizler için kısa bir röportaj yaptım. Bakalım beğenecek misiniz?

– 28 Şubat’a “travesti darbe” denilebilir mi, neden?

– 28 Şubat filminin rejisörleri, kamerayı, “Sisi” diye bilinen “Travestiler Kraliçesi” lakaplı ne idüğü belli birine taşıtmışlar. Nuriye Akman’ın kendisiyle yaptığı röportajda kendini “28 Şubat’ın gizli kahramanı” olarak tanıtan travesti, “Türkiye’yi yobazların elinden kurtarmak için kendisine JİTEM adlı kuruluşta çalışan istihbaratçı askerlerin görev verdiğini” söylüyordu (Zaman, 28 Şubat 2002). Görevi “irtica görüntüleri” elde etmek olan bu kişi, bu iş için gizli çekimler yapıp komutanlarına veriyor, onlar da bu görüntüleri medyadaki çavuşlarına ulaştırıyorlar. İşte 28 Şubat darbesi bu görüntülerle başlatılıyordu.

– Travesti darbenin sözlüklerimize kazandırdığı “andıç” neydi?

– Yalanın öbür adıydı. Şemdin Sakık’ın ifadeleri arasına, 28 Şubat’ın kudretli bir generalinin emriyle sevilmeyenler ustaca yerleştirilip, medyadaki uzantılarına ulaştırılmıştı. Onlar da saldırıya geçmişlerdi.

25 Nisan 2000 tarihinde Oktay Ekşi’nin köşe başlığı işbu andıçla kotarılıyordu: “Alçakları tanıyalım”. andıçlananlardan biri de, Akit Gazetesi’ydi.

– Travesti darbeyi kimler destekledi?

– Refah-yol devrilir devrilmez “İyi oldu. Biz de destek verdik” diyen Rahmi Koç baş destekçiydi. Karşılığını aldı. Mesela Kocaeli’nde Ford-Koç ortaklığına bedava arsa verildi. Aynı grubun İstanbul’da bir çam ormanını talan ederek paralı üniversite kurmasına göz yumulmuştu.

Yapılan işin kanunsuzluğuna bakınız ki, darbenin hızı kesilir kesilmez bu iş, en yüksek yargı kararıyla kanunsuz ve kaçak ilan edildi.

– 28 Şubat’tan kim zararlı çıktı?

– Millet. Bir avuç mutlu azınlık hariç tüm Türkiye. İşte bilanço: 28 Şubat darbe sürecinde GSMH 200 milyar dolardan 150 milyar dolara düştü. Yıllık 7-8 olan büyüme hızı darbenin dördüncü yılında son 55 yılın en düşük seviyesindeydi. Ekonomi % 9,5 küçülmüştü. Darbeden önce % 6 olan işsizlik, darbenin üçüncü yılının başında % 9’a çıkmıştı.

Kişi başına düşen milli gelir 3000 dolardan 2000 dolara düşmüştü. 1996’da 80 milyar doların altında olan dış borç 115 milyar doları geçmişti. Konsolide bütçe gelirlerinin % 80’i faize gider olmuştu. Oysaki aynı oran, 1966’da % 55 idi. Bu maddi kayıp. Binlerce başörtülü mağdur, yüzlerce Kur’an kursu ve İmam Hatip Okulu, yüzlerce YAŞ’ zede… Bunlar da manevi kayıp.

– Peki, o halde kim kazandı?

– Kazananların hepsini sıralayamam. Ben birine ilişkin rakamları vereyim, gerisine sen karar ver: OYAK 1960 darbesinin çocuğudur. 3 Ocak 61’de kurulmuştur. Darbeden önce sıralamaya giremeyen OYAK, 2000 yılında 4,9 milyar dolarlık ciroyla Koç ve Sabancı Holding’den sonra üçüncü sıraya yükseldi. 2001 sonuna gelindiğinde Sabancı Holding’in net kârı 120 trilyonken, OYAK’ınki 594 trilyona ulaşmıştı.

OYAK’ın geldiği son “acıklı” noktayı genel müdür C. Ulusoy şöyle açıklıyor: “OYAK şimdi her güne, elimizde bir katrilyonumuz var, şimdi bunu ne yapacağız?” sorusuyla başlamaktadır” diyor. (22.11.2002, Gazeteler)

Köşenin başlığını unutmadım. Açın Kur’an’ı, 105. sürenin ilk iki ayetini okuyun: “Rabbinin Fil Ordusu’na ne yaptığından haberin yok mu?

Onların kurnazca planlarını bozmadı mı?”

 

Yorum Yaz