AK Parti birilerinin mayın eşeği mi?

Bu bir siyasal intihardır. Eğer AK Parti iktidarı, önümüzdeki hafta yürürlüğe girecek olan yeni Türk Ceza Kanunu içerisine yerleştirilen tuzakları temizlemezse, tarihe “intihar eden iktidar” olarak geçecektir.

İmam-Hatiplilere “yarasalar” diye hakarete yeltenen, şimdi Yüce Divan’da yapılan yolsuzlukların hesabını veren güven oylamasıyla düşürülmüş TC tarihinin tek hükümetinin başbakanı Mesut Yılmaz’ın “siyasal hayatıma da mal olsa” sözünü unutmadık. Siyasal hayatına mal olduğunu da?

İktidar partisi eğer Mesut Yılmaz gibi “siyasal hayatıma da mal olsa” demiyorsa, yapılacak şey bellidir: Yeni TCK’daki mayınları temizlemek. Bunları kısaca hatırlayalım:

  1. madde: İmam, hatip, vaiz, rahip, haham vb. gibi dini vasfı olan insanların hükümeti, devleti ve kanunları takbih ve tezyifini cezalandıran madde. Bu ülkede Hıristiyan ve Yahudi’nin kılına dokunamazlar. Onların dayısı var. Kaldı ki dokunulmasını da istemeyiz. Ama bu madde Müslüman din önderlerine karşı işletilecektir. Bu eski 163. maddenin hortlamış şeklidir. Kim yapacak “takbih”in (kınama) tarifini? Din deyince kanı tepesine sıçrayan yanlı brifing yargısı mı? Vaiz’in “içki haram” demesi bile suç olacak. Çünkü devlet içki üreticisi, devletin zirvesindeki kokteyllerde kafa çekiliyor. Al sana devleti takbih ve tezyiften dava… Bu madde din adamlarını değil, dini susturuyor. Böylesini tek parti dahi akıl edemedi. Günaha “günah”, harama “haram” demek suç olacak. Ortalık laik misyonerlere kalacak: İçki, kumar, zina, faiz helal; tesettür, namaz, cihat, Kur’an haram diyen laik misyonerlere…
  2. madde: Dini nikah kıydıranlara ceza öngörüyor. Nikahsız yaşayana, zina edene, veled-i zina sahibi olana “geç” diyen madde, “Allah’ın emri peygamberin kavline göre” nikah sözleşmesi yapana ceza öngörüyor. Tamam, resmi nikah (“resmi din”in kıydığı nikah oluyor) bu cezayı tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırıyor ama bu maddenin art niyetli bir hakimin elinde nasıl Demokles kılıcına döneceğini tahmin etmek zor değil. Tüm dünyada olduğu gibi, “Müftülere nikah yetkisi vererek, nikahı ‘dînî-dinsiz’ gibi ikiye ayırmaktan kurtaralım” demesi gereken hükümete bakın!
  3. madde: “Kanuna aykırı eğitim kurumu açma” diye bir yasak ihdas ediyor. Bu maddenin yol açacağı o kadar çok sakınca var ki, insan akla getirmek bile istemiyor. Jandarma işgüzarlık yapıp bir evde üç-beş çocuk Kur’an okuyor diye basıyor götürüyordu, savcı “Niye getirdiniz?” diye bırakıyordu. Şimdi kılıf bulundu. Dostlar arasında yapılan akşam okumaları dahi “izinsiz eğitim” kapsamında değerlendirilse hiç şaşmam. Burası Türkiye ve geçmişte kanunların nasıl kanırtıldığının canlı tanıklarıyız. İktidar bu günden, Ramazan mukabelesi okuyan kadınların mahkeme önündeki fotoğraflarını göz önüne getirebilir. İşte buna “siyasal intihar” diyorum ben. Aklıma şu soru geliyor: AK Parti birilerinin mayın eşeği mi? Bu ülkenin “derin” kaçakçıları, hem kendilerine yol açacak, hem de iktidardan kurtulacaklar. Bir taşla iki kuş. Helal olsun size be!

Kimin bahçesinde yetiştiği meraka değer olan Bakan Çiçek, “bunlar misyonerler için” diyormuş. Müslümanların papaza ve hahama dair öyle ciddi bir şikâyeti yok. Devletin İslâm’a vurduğu zincirlerden şikâyeti var. Resmi kiliseden ve onun laik misyonerlerinden şikayeti var, bu bir. İkincisi papazın ve hahamın yakasına yapışacak -ki istemeyiz de- bir devlet göremiyoruz ortalıkta. Gücü yetmez. Yapışsa yapışsa Müslümanın, imamın, müftünün yakasına yapışır. Çünkü gücü ancak ona yeter. Ve bu tuzak maddeler de, kimse bu gerçekleri yazıp söylemesin diye konulmaktadır. Eğer çıkarsa, bu sözleri son okuyuşunuz olur.

Bunlar dışında, düşünce suçunu kaldırma sözünü iktidara yediren 301. madde, “suçu ve suçluyu övme”ye ve “kanunlara uymamaya tahrik”e dair 215 ve 217. maddeler var. Yine 312’nin yerine ikame edilmeye çalışılan “ayrımcılık”a dair 122. madde var…

İktidarın intihar edip etmeyeceği, bu bir haftada belli olacak.

 

Yorum Yaz