Amerika İran’a vurur mu?

Anlaşıldı, eceli gelen her malum mahluk gibi, Amerika da kirletecek cami duvarı arıyor.

Güce tapanların en büyük zaafı, taptıkları güçtür. Amerika güce tapıyor. Güce tapanlar genellikle dengelerini kaybederler. Amerika’da ancak dengesini kaybettiğinde İran’a vurabilir.

Bush kendini mehdi olarak görüyor. Şaka değil, Evangelist kilisenin ona verdiği sınırsız destek bu yüzden. Bu, Cumhuriyetçi Parti’nin eyalet kongrelerinde tutulan notlardan da açıkça anlaşılıyor.

Bush ve ekibinin dünyayı kana bulama isteğinin arkasında işte böyle bir inanç yatıyor: Dünyayı Şeytan’dan kurtarmak. Kendi dünyasında bir “dindar” o. Yani kendi din ve mezhebinin sofusu. Kökeni Yahudilerin Babil sürgününe kadar uzanan ve tüm milletlerin kara günlerinde kendini gösteren “Mesihçi-Mehdici” düşüncenin yılmaz savunucusu.

Diyeceksiniz ki, “Hangi din adına olursa olsun, inanç adama böyle fenalıklar yaptırır mı?” Ben de derim ki: Evet, İslâm tarihindeki örneklerden de anlaşılacağı gibi, her inanç sisteminde cahil sofular, dinlerinin kendilerine çizdiği sınırları hem de dindarlık adına tarumar etmişlerdir.

Bush’un yaptığını şu ayet güzel ifade eder: “Kendilerine ‘Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın’ denildiğinde derler ki: ‘Biz sadece düzeni sağlıyoruz.’ Bakın, bunlar var ya, işte asıl bozguncular onlardır.”

Sahte Mehdi-Mesih örnekleri sadece Yahudilik ve Hıristiyanlık tarihinde görülmedi. İslâm tarihinde de görüldü. Sırf İslâm tarihinde Mehdi olarak ortaya çıkan isimlerin bir listesini yazsam, bu köşenin hacmi yetmezdi. Fakat konumuz, Evangelizmin son mehdisi Bush ve onun dünyayı ateşe veren politikaları.

Bush’un İran’ı vurma bahanesi, İran’ın 20 yılı aşkın bir süredir devam eden nükleer çalışmaları. Tahran yıllardan beri nükleer santralin ürettiği enerjiyle aydınlanıyor. BM’nin ilgili birimi bu çalışmaları denetliyor. Fakat ABD’nin başındaki dengesizler ısrarla İran’ı tehdit olarak lanse ediyorlar.

İran ne biz, ne bir başka Müslüman ülke için asla tehdit olmaz, olamaz. Türkiye İran’ın nükleer potansiyelinin İsrail ve ABD ile başa çıkacak kadar büyümesinden endişe duymaz, gurur duyar. Çünkü tüm anketlerin de gösterdiği gibi, halkın en büyük tehdit listesinde ilk sıraları ABD ve İsrail işgal eder. ABD ve İsrail’e satılmış büyük medyaya rağmen bu böyledir. Anasından Yahudi aşığı doğan bazı eski subaylara rağmen bu böyledir.

O sorunun bana göre cevabı açık: ABD ve terör devleti İsrail, İran’a vurma haberleri üzerinden psikolojik harp yapıyorlar. Başka bir amacın peşindeler. AB ülkelerine mesaj veriyor olabilirler. Suriye’ye, “Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” mesajı veriyor olabilirler. Dahası bir saldırı halinde İran içinden destekçi bulup bulamayacaklarını test ediyor olabilirler. Ama eğer çıldırmadılarsa, İran’a saldıramazlar.

Sadece İran ABD ve İsrail’e bunu pahalıya ödeteceği için değil. Ki, ABD’nin Irak’ta nasıl döküldüğünü dünya seyrediyor. Aynı ABD, nükleer çalışmasını durdurmayan Kuzey Kore’yi dünyanın önünde tehdit etmişti. Kuzey Kore en sert cevabı verdiği halde, ABD tek bir adım dahi atamadı. Anlayacağınız, dişini göstermeyi bilen, ama ısıramayan bir mahluk bu.

ABD ve İsrail’in boylarını aşan bir tehdide yeltendiklerinin en açık kanıtı, Güney Lübnan’da legal bir siyasi örgüt olan Hizbullah. İsrail, kuruluşundan bugüne savaşta ilk defa Hizbullah karşısında toprak kaybetti. Hizbullah şu günlerde dahi istediği anda İsrail’in işgal ettiği topraklarda insansız uçak gezdiriyor ve İsrail subaylarını kuş gibi avlıyor. Burnunun ucundaki bir avuç Hizbullah’la başa çıkamayan İsrail ve onun ahmak fili ABD mi İran’a vuracak?

 

Yorum Yaz