Amerika’yı ”tekâsür” krizi helake sürükleyecek

Tekâsür Sûresi (102.1-8) işte böyle diyor:

“Çoğaltma tutkusu sizi helake sürükleyecek;

Ta ölüp de mezarlarınıza girinceye dek.

Ama hayır! Günü geldiğinde anlayacaksınız!

Bir kez daha hayır! Günü geldiğinde anlayacaksınız!

Yoo! Keşke (bunu) kesin olarak (şimdiden) bilseydiniz!

(Tutuşturduğunuz) ateşin dehşetini görecektiniz!

Ama sonunda onun gerçekleştiğini kesin göreceksiniz!

Nihayet O Gün gelecek, nimetlerden hesaba çekileceksiniz!”

Vahiy konuşunca yer susar. Gök susar. Hakikatin sesi herkesten gür çıkar.

Amerika’yı “tekâsür krizi” batıracak. Çoğaltma krizine tutulma yani… Üst üste yığma tutkusu? Ne pahasına olursa olsun daha fazlasına sahip olma hırsı?

Amerika böyle yapıyor. Amerika doymuyor. Kana doymayan vampir gibi zayıfların sırtından kan emerek şişiyor.

Onun daha müreffeh olması için, başkalarının daha fazla aç kalması gerekiyor.

Onun kahkahalarının arkasının kesilmemesi için, başkalarının daha fazla ağlaması gerekiyor.

Onun semirip sömürmesi için, başkalarının daha fazla çalışması, alın teri dökmesi gerekiyor.

Onun daha fazla mutlu olması için, başkalarının daha fazla mutsuz olması gerekiyor.

Kendisi sahte cennetinde daha fazla keyif çatsın diye, dünyayı cehenneme çevirmekten, ateşe vermekten çekinmiyor.

Tekâsür hırsı var ya, tekâsür hırsı; yenemiyor onu. Doymak bilmiyor. Çoğuyla yetinmiyor. “İlle, hepsi de benim olacak” diyor. “Senin var” diyecek oluyorsunuz. Konuştuğunuza bin pişman ediyor sizi. Ananızdan emdiğiniz sütü bile istiyor. Burnunuzdan fitil fitil getirmekle tehdit ediyor ve getiriyor.

Haktan, hukuktan söz edecek oluyorsunuz. Daha ağzınızı açmadan, “hak” benim diyor.. “Ölçüyü ben koyarım” diyor? “Kaderinizi ben belirlerim!” diyor. Yani “Her şeye kadir” olduğuna inanmamızı istiyor.

Kimin haklı, kimin haksız olacağını kendisi belirliyor.

“Haklı olduğuna referansın nedir?” diye soracak oluyorsunuz. Gücünü, bileğini, bombalarını, ölüm kusan silahlarını gösteriyor.

“Kahhar” olduğuna inanmamızı istiyor.

Uydularını gösteriyor. “Basir” ve “Habir” olduğuna inanmamızı istiyor.

Radarlarını, casus ağını, CIA’sını gösteriyor. “Semi” ve “Alim” olduğuna inandırmak istiyor.

“Helvadan put” dolarlarını gösteriyor. Bizi “Rezzak” olduğuna inandırmak istiyor.

Amerika, Nuh kavminin, Âd kavminin, Semud kavminin, Lut kavminin akıbetini hatırlamıyor: “Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir!” (Hud 18)

Nemrutluğa soyunuyor. Fakat burnundan beynine girecek sineğini aradığını unutuyor.

Firavunluğa kalkışıyor. Demirden atlarıyla kendi Kızıldeniz’ine doğru hızla yol alıyor.

Öldürdüğü kara gözlü çocukların gözünün içine bakamıyor Amerika. Bir mazlumun âhı, kaç kilo ton bombanın gücüne eşittir, sormuyor Amerika. Ağlattığı anaların gözyaşının terkibini bilmiyor Amerika.

Bir şeyi daha bilmiyor: “Allahu ekber”in anlamını.

“Allah büyüktür!” demek ey millet!

“Allah, Amerika’dan büyüktür!” demek.

O halde niye haykırmıyorsunuz?

 

Yorum Yaz