Bu bir iniltidir!

“İmanlarınızı yenileyiniz!” Hz. Peygamber’in bu talimatı, şimdilerde bir Müslüman için ne kadar elzem, bir bilseniz? İman yenilemek, yani güven tazelemek…

Allah’a olan güveninizi tazeleyiniz. Düşman ‘öteki’ olmadan yaşayamayan 300 yıllık Batı modernitesi ve onun 150 yıllık yerli -aslında yersiz- taşeronlarının yalanlarına aldanmayınız! İnanınız sizi kula kul olmaktan koruyorsa, daha ne istiyorsunuz? Özgürlük, adalet ve güvenliğin tek sahici kapısı vardır: Allah! Yaşadığınız acılar, bu hakikatin kaçıncı ispatıdır?

Allah’ın hafızasına güveniniz! Unutmayacağına iman ediniz!

28 Şubat süreci, 17 Ağustos süreci, kapatılmalar, düşmeler, çıkmalar, alçalmalar, yükselmeler, tutulmalar, atılmalar, savrulmalar… Bütün bunlar, Allah’ın hafızasına güvenmekte ne kadar haklı olduğumuzun göstergesiydi.

“Barajlar SOS veriyor” haberiyle “Anadolu can çekişiyor” haberinin, “Türkiye battı” haberiyle “İhlas battı” haberinin benim zihnimdeki ilk çağrışımı Allah’ın hafızası oldu. Bir kez daha “Allah unutmaz!” dedi yüreğim.

“Gülün” desem de gülemezsiniz, ama bari tebessüm edin. 65 milyonu soymadığınız için tebessüm edin. Bu ülkenin katilleri arasında bulunmadığınız için tebessüm edin. İmanınızın emrine uyarak faize repoya bulaşmadığınız için tebessüm edin.

Titrek sesli ihtiyar yöneticinin “ekonomik kurtuluş savaşı” sözü, “ithal kurtarıcıyla” birleşince ister istemez tebessüm ettim. Tıpkı “kurtuluş savaşı” sözüne oldum olası tebessüm ettiğim gibi. 1920’lerle 2000’leri birbirine benzeten ben değilim. Bu benzetmeyi yapan Başbakan Ecevit. Herhalde Ecevit’in bir bildiği var ki böyle söylüyor.

Bilir, bilir! En azından, İstiklal Mahkemeleri’nin astığı mazlumların ipi çekilirken yanlarında resmî tabip olarak bulunan babası Fahri Ecevit’ten bazı özel bilgiler almıştır. Bir de Ecevit’in Yunanlılara karşı duygusal bir yakınlığı vardır. İşte bu duygusal yakınlık, Ecevit’in, Türk-Yunan savaşının perde arkasını da bildiği ihtimalini gündeme getiriyor.

İngiltere’nin senaryosu gereği Yunanistan Anadolu’ya saldırırken, bu çılgınlığa ilk karşı çıkan ve İngiltere’nin kirli oyununu anlayan Yunan komünistleri olmuştu. Yunan komünistlerinin kendi yöneticilerini “İngiltere’nin senaryosuna taşeronluk yapmayın” diye açıktan açığa uyardıklarını Batı Trakyalı bir profesörden dinlemiştim.

Ecevit’in ifadesiyle “Ekonomik Kurtuluş Savaşı”na ve onun bir rivayete göre Sabataist olduğu söylenen ithal kahramanına karşı heyheylenmeden önce, Atilla İlhan ustanın, “Kurtuluş Savaşı”yla hesaplaşması gerekiyor. Tabii ki dürüstçe ve hık-mık etmeden. En azından Kemal Tahir’in çeyreği kadar… Yoksa onun bu diskursif “anti-emperyalist” söylemine karşı da tebessüm etme hakkımı kullanacağım.

Allah Amerika’dan büyüktür!

Evet, şimdi iman tazelemenin tam sırası. Müslümanlar bir laik gazetede konusunun uzmanı bir ekonomistin “Bizi faiz batırdı” dediğini duyunca, dünya basınında “Japonya 0 faiz uygulamasına geri dönüyor” spotunu okuyunca, kendi değerlerine olan güvenini tazelemesin de ne yapsın, söyler misiniz?

Allah Amerika’dan büyüktür! Tavşana kaç, tazıya tut diyen Amerika’dan. Önce kuduz mikrobunu yayıp sonra itlaf ekipleriyle kudurttuklarını temizlemeye kalkan Amerika’dan. Birilerinin radarlarıyla “semi”, istihbaratıyla “habîr”, kitle imha silahlarıyla “kahhar”, otoritesiyle “cebbar”, ekonomisiyle “rezzak”, beyin gücüyle “alim” olduğuna iman ettiği Amerika’dan…

Eşeğinizi çalanlar, yarın kapınızın önüne eşeğinizi getirip bağlayınca ellerine ayaklarına sarılmaya teşne gibi duruyorsunuz! Başörtüsü problemini Amerika kendi adamlarına çözdürürse çocuklarınızın adını Kuveytliler gibi Muhammed Bush mu koyacaksınız? Ya da ABD, ‘küreselleşmenin’ önünde engel olarak gördüğü Kemalist militer ve para-militer güçleri tasfiye ederken, ülkede başka ahmak kalmadı da Müslümanlar mı mekkarelik yapacaklar?

Müslümanlar! “Allah! Elde var bir” demedikçe olmaz…

Allah’ı hesaba dahil etmeyen müminin imanı nasıl bir imandır? Yaptığınız hesapta Allah ilk sırada yer almıyorsa, o hesap “Allah’sız” bir hesap değil de nedir? İmanı aktif olan biri Allah’ın gör dediği yerden bakar ve olayları “Allah’ın nuru” ışığında değerlendirir.

Müslümanlar! Allah’ın hafızasızlığı üzerine hesap yaparsanız, olmaz! Dün MGK’nın 28 Şubat kararları için “ictihat yapıyorlar efendim” dediğinizi unutmaz ve gün gelir Gürüz’e de aynı “ictihattan” yaptırır. Ben “içim yanıyor” dediğimde bir öğretim görevlisi dostum “üzülemiyorum bile!” demişti. Hangimizin haksız olduğuna kim karar verecek?

Hâlâ istiğfar ve tevbe etmeyecek misiniz? Hep birbirimize yağ mı çekeceğiz? Yalancı gözyaşlarıyla birbirimizi mi aldatacağız? Birbirimiz için tevbe etmeyecek, birbirimizi yıkamayacak mıyız? Unutmayınız “istiğfar” hatadan dolayı af dilemek, “tevbe” doğru olana yönelmektir.

Bir kızımız mesajında ortalığı velveleye vermiş. Herkesi, ama herkesi suçluyor… Neymiş? Arkadaşlarından birkaçı kayıt yenilemek için başı açık fotoğraf vermiş… Bu kızımızın tavrı, kendi duruşundan emin olamamanın tipik bir dışavurumudur. Duruşunun faturasını çıkaracaksan, aldığın tavırdan emin değilsin demektir. Yaptığının doğru olduğundan emin olan biri, sağına soluna ve ardına bakmaz. İbadeti ideolojileştirdiniz mi, Allah’a fatura çıkarırsınız.

-Böyle köşe yazısı mı olur?

-Ben de biliyorum olmayacağını! Hem bunun köşe yazısı olduğunu da kim söyledi?

Bu bir “inilti”dir… Ve iniltiler “ninnilti”den iyidir.

( 23 Mart 2001 )

 

Yorum Yaz