Etmeyin komutan!

Bir üsteğmen, Menemen olayının yıl dönümü törenlerinde “kelle koparmak”tan söz ediyor.

“Sırtında bu milletin kesesinden giydiği üniforma, kimin kellesini koparacak bu?” diye merak ediyorsunuz. İrtica-mirtica klişelerini duyunca merakınız geçiyor, iş anlaşılıyor.

Sahi, bu genç subayı eğitenler onu kime ve neye düşman ettiklerinin bilincindeler mi? Dahası, ağzına kadar kendi halkına kinle dolu olan bu genç subay “kelle kesme” tehdidini, kellesi kesilerek öldürülen teğmen Kubilay’ın töreninde dile getiriyor.

Merak ediyorum, Kubilay’ın katilleri aramızda yaşamadığına göre, genç subay kimlerin kellesini kesmeyi düşünüyor. Namaz kıldıkları ve eşlerinin başları örtülü olduğu için askeriyeden ihraç edilen YAŞ’zede meslektaşları da kellesini kesecekleri arasında bulunuyor mu?

Menemen’de yedek subay Kubilay’ın kellesini kesen esrarkeş, bu iş için bağ bıçağı kullanmıştı, milletin gözünün içine baka baka kelle kesmekten söz eden bu genç üsteğmen de, irticacı yaftasını yapıştırdıklarının kellesini keserken bağ bıçağı, hatta kör testere kullanmayı düşünüyor mu?

Belli ki banka içi boşaltarak bu ülkenin katrilyonlarını götürenlerin kellesiyle ilgilenmiyor bu genç adam. Kellesini kesecekleri arasında 30 bin kişinin katilinden sorumlu olduğu söylenen Apo’da bulunmuyor.

Vahim bir durumla karşı karşıyayız. Yalan ve talan krallığının resmi tarihi de en az kendisi kadar yalan. Bu genç subayı kendi halkına düşman edecek yalan yanlış bilgilerle donatmanın vebalini onu ağzına kadar kinle dolduranlar düşünsün. Biz, yıllar önce dile getirdiğimiz tarihi gerçekleri Menemen provokasyonunun yıldönümünde tekrar hatırlatalım.

Menemen’i anlamak için

23 Aralık 1930 tarihinde Menemen’de olanları anlayabilmek için dönemin siyasal şartlarını iyi bilmek gerek.

“Devrim” adı verilen zorla modernleşme projelerinin halk nezdinde ne kadar tuttuğunu test için Ebedi Şef tarafından kurdurulan Serbest Fırka (12 Ağustos 1930), özellikle Ege Bölgesi’nde ciddi bir hüsnü kabule mazhar olur. Fakat başta Anadolu olmak üzere İstanbul halkı da bu muvazaalı seçime iltifat etmezler. Bunu anlamak için 20 Teşrinievvel 1930 tarihli Vakit gazetesinde yayınlanan İstanbul seçim sonuçlarına bir göz atmak yeterlidir. CHF ve Serbest Fırka (SF)’nın birlikte girdikleri bu seçimlerde İstanbul’da alınan sonuçlar şöyle:

Seçmen sayısı: 250.746

CHF: 35.934

SF: 12.813

İstanbul, halkın en çok siyasetle içli-dışlı olduğu şehirlerin başında geldiği halde seçimlere katılım oranı açısından sonuç tek kelimeyle fiyaskodur. Çünkü yeni rejimin halk nezdinde kendini oyladığı bu seçimde halkın sadece % 19’u sandığa gitmiş, % 81’i sandığı protesto ederek modernleşme projelerine bakışını ortaya koymuştur.

Aynı seçimde İzmir, Manisa, Balıkesir civarı bütünüyle “devlet partisi” CHF dışında seçime giren tek muhalif parti olan SF’yi desteklemiştir. SF’nin en fazla desteklendiği yerlerden biri de Menemen’dir. SF, Menemen’de CHF’yi ağır bir hezimete uğratarak Belediye Başkanlığı’nı kazanır. Bu yetmiyormuş gibi Menemen halkı bir de ilçelerine gelen üst düzey bir CHF heyetini yuhalar. Ve Menemen’in kalemi işte bu müzmin muhalif tavrı üzerine kırılır. Artık iş infaza kalmıştır.

Yahudi Josef de mi mürteci idi?

Hikayesi uzun. Suçu muhalefeti destekleyip devlet partisini kovalamak olan Menemen halkı, her şeyiyle sırıtan bir provokasyona kurban edilir. Bu öyle bir provokasyondur ki, yukarılarda yazılan senaryonun başrol oyunculuğuna bölgenin tanınmış esrarkeşleri, eski çete üyeleri seçilmiştir. Haritada Menemen’in yerini dahi gösteremeyen insanlar, Menemen’de sıra sıra kurulan darağacında ipe çekilmiştir.

Ülkede, bu provokasyon fırsat bilinerek korkunç bir siyasi muhalif avı gerçekleştirilmiş, bu arada memleketin tanınmış alim, fazıl ve arifleri de bu sürek avından canlarını kurtaramamışlardır. Bunların en ünlüsü Nakşi Şeyhi Es’ad Erbili’dir. 90 yaşını aşkın olan bu piri faniyi idam edemeyeceğini anlayan komplocular, onu hasta yatağında şaibeli bir ölüme mahkum ederek kendilerince “makul bir çözüm” bulmuşlardır.

Menemen’de idam edilenler arasında ilçede bakkal dükkanı işleten bir Yahudi de bulunmaktadır: Hayim oğlu Josef. Yahudi vatandaşın asılma gerekçesi Menemen adaletinin mostrasıdır. Provokasyonun başoyuncusu esrarkeş Mehmet, sancağı bağlamak için onun bakkalından ip almıştır; Josef’in tüm suçu budur.

Menemen Provokasyonu kitabımı okuduktan sonra beni arama nezaketini gösteren araştırmacı-yazar Rıfat Bali, Josef’in asıl suçunun, varlık vergisi türü haksız uygulamalara bir tepki olarak birçok gayrimüslim TC vatandaşı gibi seçimde SF’yi desteklemek olduğunu söylemiştir.

Ne dersiniz, “kelle kesmek”ten söz eden genç subay, “Menemen hukuku” esas alınırsa, bu ülkenin, % 90’ının kesilecekler listesine gireceğini biliyor mu?

( 27 Aralık 1999 )

 

Yorum Yaz