Katrina kasırgası nasıl okunmalı?

– “Allah’ı bu işe katma! Kasırga doğal bir afettir, kör tabiat ne yaptığını bilir mi?”

– “Oh oldu! Amerika belasını buldu. Daha beter olsunlar!”

– “Allah hayata ve varlığa müdahildir! İlahi adalet diye bir şey vardır. İbret ve ders almak lazım!”

Sizin bakış açınız bu üçünden hangisi? Gelin birlikte bu üç bakış açısını tahlil edelim. Bakalım, bu üç bakış açısı aslında neye tekabül ediyor.

1. bakış açısı laik/seküler bakış açısı. Sanırım Ebu Cehil’i, Firavun’u, Nemrud’u diriltebilsek, onlar da tam böyle söylerlerdi. Kim bilir, belki de küfürde bu kadar ileri gitmezlerdi. “Allah’ı bu işe katma!” demek, küfür bataklığına gömülmüş bir aklın eseridir.

Hemen söyleyelim: a) Allah’ın neye karışıp karışmayacağını sizin paşa keyfiniz değil, bizzat Allah’ın kendisi kararlaştırır. b) Allah’ın müdahil olmadığı hiçbir hayat alanı yoktur. Kainatı yaratıp emekli olmuş bir Tanrı tasavvuru, kadim bir sapıklıktır. Hiçbir mümin, böyle düşünemez. Zira Kur’an açık konuşur: “O gökte de ilah olandır, yerde de ilah olandır.” “Allah’ı bu işe katma” demek, O’nun yeryüzündeki ilahlığını zımnen inkâr etmektir. Doğanın anlam ve amaçtan yoksun olduğunu iddia etmektir.

Evet, kasırga doğal bir afettir. Fakat doğa “Tanrı” değildir. Doğayı yaratan ve yöneten (müdebbir) bir Allah vardır. Geçmişte deprem Anadolu’yu vurunca, dün tsunami Asya’yı vurunca, bugün kasırga ABD’yi vurunca “Neden?” ile başlayan birçok soru sorulabilir.

Neden Doğu sahilleri değil de Batı sahilleri? Neden beyazların değil de siyahların yoğun olduğu bölge? Neden düşük değerde değil de, bu kadar yıkıcı şiddette? Neden falancalar kaçıp kurtuldu (!) da, feşmekancalar kalıp boğuldu?

Sorular uzayıp gider. Tersi de sorulabilir. Dün de bazı aklı evveller “Neden hep fakir ülkeleri sel basar da zenginleri basmaz?” diye soruyorlardı. Alın işte, bastı. Ama sorunuz bitmedi. Çünkü bakışınız yamuk. Yanlış soru soruyorsunuz; kimse doğru cevap veremez.

Bu sorular ne zaman biter biliyor musunuz?

Allah’ın akıl sır ermez bir hesap yapma kapasitesinin (seriu’l-hisâb) olduğuna iman ettiğimiz zaman? Yürekten “Vardır O’nun bir bildiği” dediğimiz zaman. O’nun bütünü gördüğü, bizimse sadece parçayı gördüğümüzü hatırlayıp, aczimizi itiraf ettiğimiz zaman. Bütünü bize gösterseydi, kesinlikle bugünkünden çok farklı düşüneceğimiz açık. Parçada kötü görünenin bütünde güzel durmayacağını iddia etmek, kimin haddine düşmüş?

Tabiat kör değildir, tabiatın kör olduğunu zanneden ahmak kördür. Eğer kalp gözü ile baksaydı, tabiatın gözlerinin kendisininkinden daha keskin olduğunu görürdü.

2. bakış açısı fırsatçı ve insafsız bakış açısıdır: Hiçbir felakete “oh oldu” denmez. Çünkü felaketi yaşayanlar onunla sınanırlar, felaketin dışında kalanlar ise, felaketzedelerle sınanırlar. Bize düşen Peygamber’in şefkatinden pay almaktır. Allah Rasulü’nü öldürmeye kalkan, O’na yeryüzünü dar eden kafir Mekke, hicretin 7. yılında korkunç bir açlık felaketine yakalandı. Müşrik reis Ebu Süfyan, Hz. Peygamber’e yardım ricası için geldi. Allah Rasulü “Oh olsun!” demedi, “İnşaallah daha beter olursunuz!” demedi, “Ettiğinizi buldunuz” demedi. Ya ne yaptı? Hayber’den gelen ganimetten gümüş külçeleri Mekke’nin yoksul kesimlerine dağıtılmak üzere gönderdi.

İman sevgi ve şefkate benzer, küfür ise kin ve nefrete. Müminin imanı kendisini sevgi ve şefkat eri yapar, kafirin küfrü kendisini kin ve nefretin esiri yapar. Ah keşke Müslümanlar güçlü olsalardı da, şimdi ABD’nin mazlumları olan felaketzedelere yardıma koşsalardı. Müslüman vakıf ve dernekler harıl harıl yürek fethine zemin hazırlasalardı.

3. bakış açısı işte böylesi yürek fatihlerinin bakış açısıdır: Bu bakış açısı vahyin inşa ettiği bir aklın eseridir. Mümin, ilahi adalete inanır. Allah’ın ihmal etmeyeceğini, sadece erteleyeceğini bilir. “Mevla görelim neyler/Neylerse güzel eyler” der. Bütünü göremediğini itiraf eder ve bütünü görene teslim olur, O’na hüsnü zan eder. Bilir ve inanır ki, eğer Allah takdirinin gerekçelerini gösteriverse, “Allahu ekber!” diye haykırıp secdeye kapanır.

Çünkü O, sonsuz ilmiyle yine en iyisini, en münasibini yapmıştır: İşte budur iman.

Yorum Yaz