Hayatta olsaydı?

ABD eski başkanı Clinton, Cidde’deki ekonomi forumunda şuna benzer bir şeyler söylemiş:

 

“Hz. Muhammed hayatta olsaydı eşinin araba kullanmasına izin verirdi. Hatta o hayatta olsaydı arabayı kendisi icat ettirirdi.”

Bu sözleri hakaret ya da küçümseme imâsıyla söylediğini düşünmek çok art niyetli bir yaklaşım olur. Belli ki, modern Batı aklına sahip bir insanın bakış açısıyla, ama Peygamber Efendimizi övmek maksadıyla söylüyor bunu.

Fakat modern Batı aklının problemli yaklaşımını ele veriyor bu sözler. Başta, hayata bakışı çok sığ. İkincisi, peygamberlerin insanın beden konforu ve dünyevi refahından çok ruh sağlığı ve ebedi kurtuluşuyla ilgilendiklerini ya bilmiyor, ya da unutmuş görünüyor.

İkincisi bencil ve kibirli bir üslup… İslâm toplumlarına tepeden bakan, kendisini ve kültürünü dünyanın merkezi sayan, kendi dışındakilerin tecrübesine değer vermeyen bir üslup. Bu onun ait olduğu uygarlığın iflah olmaz hastalığı.

Sözü sahibinden bağımsız ele alırsak, doğru. Resulullah’ın kadına bakış açısını Kur’an belirlemişti. O bilmez mi Hz. Süleyman’ın Karınca Vadisi’nden geçerken kraliçe karıncanın talimatına uymak için telaşla yuvalarına koşuşan karıncaları görünce niçin güldüğünü?

Gülmüş ve başına iş almıştı Hz. Süleyman. Muhtemelen karıncalar ülkesini yönetenin dişi bir hükümdar olmasına gülmüştü. Neml sûresinde ayrıntılı olarak anlatıldığı gibi, Allah bunun hemen ardından Süleyman’a büyük bir devletin başkanı olan Belkıs’ın da bir bayan olduğunu hatırlatmıştı.

Suudi yasalarının kadınların araba sürmesine getirdiği yasak tam bir yanlış anlama ve iki yüzlülük örneği. Yanlış anlamanın konusu yasağa dayanak gösterilen sorunlu bir hadis: “Başlarına bir kadın geçiren toplum iflah olmaz.”

Sorunlu, çünkü ravisi tek (ferd-i mutlak), başka duyan yok. Sorunlu, çünkü ravisi Ebu Bekra siyasi muhalif ve bunu Nebi’nin vefatından yıllar sonra Cemel sırasında söylüyor. İsnat açısından başka problemleri de var. Metin ise hep sorunlu. Ne Kur’an’a uyuyor, ne sünnete. Çünkü sünnette Hz. Peygamber’in pazara yönetici olarak atadığı iki kadın örneği var: Şifa bt. Abdullah ve Selma bt. Nüheyke.

Hadi bütün bunları yok sayalım. Suudilerin Allah’ın kendilerine emanet ettiği Kâbe’yi, mübarek beldeleri, serveti, iktidarı Allah ve Resulünün nasıl lanetini celbedecek biçimde kullandıklarını bilmeyen mi var? Daha geçenlerde bir Prens, kraliyet ailesinin yolsuzluklarına değindiği için kaçırıldığını dünyaya duyurmadı mı?

Geçelim ve Clinton’a gelelim.

Hz. Peygamber hayatta olsaydı, bir buçuk milyar böyle öksüz ve yetim olmazdı. Böyle sürünmez, zillet ve meskenete duçar olmazdı. Bu kesin.

Fakat Clinton’a “Ya Hz. İsa hayatta olsaydı, ne olurdu?” diye sormak gerek.

Dünyayı soyup soğana çevirmenize, yerküre üzerinde terör estirmenize ne derdi?

Katil Şaron’un Filistin’deki soykırımına arka çıkmanıza ne derdi?

Irak’ta, Afganistan’da ve daha dünyanın birçok yerinde binlerce masumun kanına girmenize ne derdi?

Dün halklarını inim inim inleten Saddam gibi, Salazar gibi, Şah Rıza Pehlevi gibi, Pinoche gibi bir yığın diktatör ve cuntayı desteklemenize ne derdi?

Bugün Mısır despotu Mübarek gibi, Tunus diktatörü Bin Ali gibi, Cezayir cuntası gibi desteklediğiniz zalim yönetimlere ne derdi?

Clinton’a birileri bu “ne derdi” faslının hiç de iyi bir fikir olmadığını hatırlatmalı.

 

Yorum Yaz