İçene af(iy)et olsun (1)

Helal Sertifikası bağlamında yapılan sunumlardan biri, kimya Profesörü Mustafa Nutku Beye aitti.

Mustafa Bey sunduğu makaleyi daha önce Yeni Şafak’ta da yayımlamış (28 Temmuz). Daha önce yayımlanmış bir makaleyi böyle bir toplantıda sunmak pek adetten olmasa da, makale konusu itibarıyla hayli dikkat çekiciydi ve hepimizi ilgilendiriyordu: Gazlı içecekler.

Hepimizi ilgilendiriyor, çünkü adındaki iki kelimeden biri “Cola” olan gazozlar sadece iktisadi bir savaşın değil, aynı zamanda ideolojik bir savaşın da aracı haline geldi. Şöyle ki: Coca Cola, her yıl kârının bir bölümünü Siyonist işgal devleti İsrail’e bağışladığını duyurdu. Birbirine rakip iki Amerikan Şirketi olan Pepsi Cola ve Coca Cola’nın, bir ahtapot gibi dünyayı saran kolları, topladığı hasılatı Amerikan emperyalizmine katık etmesinin yanında, kitlelerin damak zevkini de manipüle ediyordu.

Coca Cola’nın formülü yaklaşık yüz yıldır bir devlet sırrı gibi saklanıyor. Bu formülü bilen iki üst düzey yetkilinin, bir kaza ihtimaline karşı, aynı anda bir uçakta gitmesi bile yasak. AB Gıda Kodeksi yeniden düzenlenirken, Cola’nın saklanan içeriği sorun olmuştu. Fakat kimlerin müdahaleleri sonucu bilinmez, sorun şimdilik aşılmış görünüyor.

Cola, Hamburger ile birlikte Amerikan emperyalizminin küresel simgesi. Hollywood senaryolarında mutlaka yer alması zımni bir yasa gibi kabul edilen bu simgeler, ABD’nin devlet koruması tanıdığı iki marka. Şimdilerde Hindistan mahkemeleri, Coca Cola ve Pepsi Cola’nın satışını muhtevasını açıklamadıkları için geçici olarak durdurdu.

Hindistan’da kolanın, haşerat ilacı olarak kullanıldığı daha önce basına yansımıştı. Bunu duyduktan sonra, eve hediye olarak gelen kolaları yeni fidanlara arız olan yaprak bitlerine karşı ben de kullandım. İnanınız, bu iş için tarım ilaçları bayilerinde satılan zehirlerden daha etkili olduğunu bizzat tecrübe ettim. Tabi, tarım zehiri yerine kola kullanmak ahmaklıktı, çünkü daha maliyetliydi. Yeri gelmişken herkese, bitki haşerelerine karşı en zararsız yöntem olan Arap Sabununu öneririm.

Sahi bu Amerikan gazozlarında ne vardı da, zehir yerine geçiyordu. Kola, daha başka işlerde de kullanılıyordu. Mesela pas sökücü olarak… Mesela, tır ve otobüs lastiği parlatma spreyi olarak. Mesela, et vs. gibi gıdaları çürütücü olarak. Yani, bu zıkkım içme dışında birçok işe yarıyor, tarım ilacı, yaprak biti zehiri, pas sökücü, çürütücü vs. olarak kullanılabiliyordu.

Bir de şu “kola” adıyla “koka” bitkisinin arasındaki irtibatı merak ediyorum. Sahi, uyuşturucu türü olan “kokain” ile “koka”, koka bitkisi ile kokain arasında ne gibi bir ilişki var, bilmiyorum.

Kola piyasasına, ticaretin bilinen nedenlerinden dolayı Türkiye Müslümanlarının bir ibadet şevki içerisinde mallarını tükettikleri bir firma da girdi ve uyguladığı etkili reklam politikasıyla pastadan pay kaptı. Reklam öyle düzenlenmişti ki, tam da milliyetçi duyguların zirve yaptığı günlerde, Amerika’nın üçüncü sınıf aktörlerine alaturka marşlar söyleterek parsayı toplamıştı.

Sahi, ne vardı bu Cola’larına içeriğinde? Neden devlet sırrı gibi saklanıyor, neden devletlerarası soruna dönüşüyordu? Cola’ların “zehir” yerine kullanılmasıyla, açıklanmayan içeriğin bir alakası var mıydı? Veya işin içinde bir bit yeniği var da, bizlerden gizleniyor muydu?

İşte kimya hocası Mustafa Nutku beyin sunumunda, bu konulardaki merakımı daha da artıran cümleler dinledim. Hatta yer yer merakımdan öte hayretimi mucip olan şeyler de öğrendim. Şahsen ben, iki adından biri olan Cola’ların Türk Gıda Kodeksinde “GAZLI ALKOLSÜZ İÇECEK” adı altında pazarlandığı halde, TSE’nin hazırladığı standardın ilerleyen bölümünde bu sınıfa giren gazozların “BİNDE 5 ALKOL İHTİVA EDEBİLECEĞİ” yazılı olduğunu bilmiyordum. Yani, bu standart, “binde beş alkolden ne çıkar” zümresi tarafından hazırlanıp, memleketimin safalak ve zavallı Müslümanına “gazoz” niyetine bir güzel kakalanıyordu.

En iyisi biz makaleye dönelim:

“Ülkemizdeki gazozlar ‘Gazlı alkolsüz içecek’ (gazoz) adlı, Türk Standartları Enstitüsü’nün Ekim 1992’de yürürlüğe giren TS4080 No.’lu standardına göre üretilir. Bu standart 20 sayfa olup isteyen her vatandaş, bedeli mukabilinde Türk Standartları Enstitüsü Merkezi’nden veya bürolarından temin edebilir. Bu standardın 2. sayfasında ‘Gazoz Sınıfları ve Spesifik Maddeleri’, 3. sayfasında da ‘Gazozun Genel Özellikleri’ tablo halinde verilmiştir. İkinci tablo ‘Kimyasal Özellikler’in 3. satırında, gazoz cinslerinin litrede 5 gr. kadar etil alkol (bütün alkollü içeceklerde sarhoşluk verici) bulunabileceğinin belirtilmesi dikkati çekiyor. Daha açık ve anlaşılır olarak söylemek icap ederse, binde 5 gr. etil alkol ihtiva edebilen herhangi bir gazoz çeşidinin (sade, meyveli, kola, tonik, aromalı) 330 ml’lik bir kutusunda 10 ml. şaraptaki kadar etil alkol vardır (şarapta %15 etil alkol bulunduğu göz önüne alınırsa). Bu durumda, kendisine küçük bir kadehte sunulan 10 ml. şarabı, ihtiva ettiği 1,5 gr. etil alkol sebebiyle içmeyi reddeden birinin aynı miktar etil alkolü 330 ml’sinde ihtiva eden kutu gazozları hiç tereddütsüz içmeleri tezat olmuyor mu?”

Ne dersin sevgili okur, tezat oluyor mu, olmuyor mu?

Siz cevabını tartışadurun. Ama bilin ki, yazı bitmedi, yerim bitti. En iyisi ben, Açe’de Akabe Okulu’nun açılış töreni için yola çıkmanın arefesinde olduğum şu saatlerde size konuyla ilgili bir yazı daha hazırlayayım.

Yorum Yaz