Kur’an kitaplığına yeni katkılar

Önceki yazımızda insanın “yolcu”, vahyin de “yol haritası” olduğunu söylemiştik.

Kur’an üzerine yapılan tüm çalışmaları da, bu haritayı doğru okuma çabasının bir ürünü olarak değerlendirmiştik.

Bana gönderilen eserler içerisinde Kur’an kitaplığına ait hayli eser birikti. Geçen yazıda bunların sadece birine, adı Alemiyyetu’l-Kur’an olanına değinebilmiştik. Köşemizin vüsati nispetinde diğerlerine de kısaca değinelim. Fakat bir uyarıyla birlikte: Bu yazdıklarımız özetin de özeti bir kitap tanıtımı niteliğindedir. Bir kitap kritiği değildir. Hepi topu bir ya da iki paragrafla kitap eleştirisi yapılamayacağını okur da takdir edecektir.

Bir de şu: Her kitaba, yazarının yapabildiğinin en iyisi gözüyle bakmak durumundayız. Okur zaten kitaba “el gözüyle” bakar. Bunda garipsenecek bir şey yok. Fakat bir de kitaba yazarının gözüyle bakmak var. Bir kitaba yazarının gözüyle bakmayı denemek, bir çocuğa anasının gözüyle bakmayı denemektir. Belki o zaman her çalışmanın bir emek mahsulü olduğunu ve bu emeğin takdir edilmesinin ahlaki bir yükümlülük olduğunu kavrarız. Kitap eleştirileri böyle bir zemin üzerinde boy verirse yararlı olur diye ümit ediyorum.

İlk tanıtacağım kitap “semantik” diye nitelenebilecek bir çalışma: Kur’an’da Bilgi/ Kavramsal Çerçeve/Bilgi Türleri. Kitabın yazarı Musa Bilgiz (İnsan yay.).

“Kur’an’da bilgi” şeklindeki bir başlık, şahsen benim gözümde büyüdükçe büyüyen dev bir başlıktır. Bu başlığın altını doldurmak sanıldığından da zordur. Bu çalışma Kur’an’ın en temel kavramlarından “ilm” ve “cehl” kavramlarını ele almış. Sözün burasında belirtmeliyim ki, yazar ilmin tarifine bir kaç sayfa ayırdığı halde ilmin en güzel tariflerinden birini yapan İbn Faris’in muhteşem tarifini almamış. Acaba haberdar değil miydi?

Kitabın en özgün yanı, Kur’an’da “ilm” ve “cehl” ile doğrudan ya da dolaylı alakası olan kavramların ele alınmış olması. Fakat bunlar arasındaki paralel ve çapraz ilişkilere değinilmemiş.

İkinci kitabımız, yukarıdaki kitapla konu yakınlığı olan Kur’an’da İşlevsel Akla Verilen Değer/Akıl Kavramının Semantik Analizi. Yeni kurulan Ahenk Yayınlarından çıkan eserin yazarı Abdulbaki Güneş.

Kitabın adında sorun var gibi. Zira Kur’an’da zaten işlevsel olmayan akla hiç yer verilmez. Onun içindir ki Kur’an’da akıl hep fiil olarak geçer, hiç isim olarak geçmez.

Kitap, akademik bir dille kaleme alınmış. Akıl kelimesinin lugavi ve ıstılahi tanımları üzerinde ayrıntılı olarak durulmuş. Kitabın başlığında yer almayıp içeriğinde yer alan bir boyutu da, konusunu Kur’an’a ilaveten hadis (ve sünnet) açısından da ele almış olması.

Kitapta “Aklın Yeri” alt başlığı, aklın kafada mı kalpte mi olduğunu tartışıyor. Bu konuda otoritelerin öteden beri bilinen görüşleri serdediliyor. Fakat bütün bu nakillere rağmen konu yine de dağınık kalıyor. Sebebi belli: Kadim otoritelerin çoğunun “(akleden) kalbi” bir “yere” izafe etmiş olmaları. Oysaki Kur’an “akleden” anlamıyla “kalp” derken bir yeri, hele malum bir organı kastetmez. Şu ayet de delili: “Bu vahiyde, bir kalbi olanlar için öğüt ve hatırlatma vardır.” (50.37) Ayet “kan pompası” anlamında kalbi olanları kastetmiyor. Zaten her “kalp” taşıyanı da “akleden kalp” sahibi olarak görmüyor. Onun için “kalbi olan” dirilere hitap ediyor, kalpsiz ölülere değil. Tabi ki bu manevi bir dirilik ve ölüm.

Üçüncü kitabımız yine aynı yayınevinden çıkan Akli Tefsir Hareketi/Mutezile ve Menar Ekolü. Kitabın yazarı, bir öncekiyle aynı. Akademik bir dil göze çarpıyor.

Yazar akıl kavramını etraflıca irdeleyerek konuya giriyor. Ardından Mutezile mezhebine getiriyor sözü. Başta büyük dilci-müfessir Zemahşeri olmak üzere diğer ünlü Mutezile müfessirlerini tek tek hayatları ve eserleriyle ele alıyor. Üçüncü Bölüm, Çağdaş Akli Tefsir Hareketi’ne ayrılmış. El-Menar ekolü bu bölümde ele alınıyor. Yine aynı bölümde el-Meraği’lere ve Süleyman Ateş’e de yer veriliyor. Bu sonuncusunu oraya yerleştirmenin ne kadar isabetli olduğu tartışılır. Kitabın son bölümü bu ekolün tefsir yöntemine ayrılmış.

Mübarek Ramazan, Kur’an ayı. Bu ayda Kur’an’ın daha iyi anlaşılmasına yönelik çabalar artırılmalı. Bu tür kitapların okunması bu çabaları daha bir anlamlı ve içerikli kılacaktır.

Tüm okurlarımın Ramazanını tebrik eder, gönüllerde vahiy güneşinin doğumuna vesile olmasını niyaz ederim.

Yorum Yaz