“Laiklik saldırgan bir ideoloji haline geldi”

Vatikan’daki dini kurullardan birinin başkanı olan kardinal Joseph Ratzinger şöyle bir demeç vermiş: “Laiklik saldırgan bir ideoloji haline geldi.”

Kardinal efendiye günaydın. Ya bizim alaturka laikliği görse ne derdi acaba? Onun “saldırgan ideoloji haline geldi” dediği laiklik Avrupa’daki laiklik.

Kardinal efendi mesela İtalya’da laiklik adına belli yaşın altındakilere İncil okumak kanunla yasaklansa, rahibelerin başı zorla açtırılıp tüm kilise okulları, hastaneleri, üniversiteleri kapatılsa ne derdi?

Nikah kıyma yetkisi papazların elinden alınıp, zina serbest papaz nikahı cezayı gerektiren bir suç sayılsa, İtalyan laikleri Roma’daki özgürlük meydanına yapılmak istenen kiliseye karşı savaş açsalar ne derdi?

Hıristiyan Demokrat Parti’nin adındaki “Hıristiyan” kelimesi laikliğe aykırı bulunup İtalyan Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılsa, buna ne derdi? Bu kapatmaya Noel yortusunda verilen davet gerekçe gösterilse, o davete üç-beş Hıristiyan din adamının da katılmış olması yeterli delil olarak sunulsa ne derdi?

İtalyan ordusundaki Pazar ayinine katılan binlerce dindar subay ve astsubay yargısız, sorgusuz, sualsiz “disiplinsizlik” gerekçesiyle meslekten ihraç edilse ne derdi?

İtalyan üniversitelerinde laiklik adına kıyafet yönetmeliği çıkarılsa ve bu yönetmeliğe uygun giyinmeyen öğrenciler okullarından atılsa ne derdi? Laiklik adına hafta tatili Pazar’dan Cuma’ya alınsa ne derdi?

Milano’nun bir köyünde bir papaz tarafından şükran duası öğretildiği için İtalya kolluk güçleri tarafından basılarak tüm çocuklar karakola çekilse ve buna gerekçe olarak da “laiklik” gösterilse ne derdi?

İtalya meclisindeki Meryem Ana ikonası laikliğe aykırı olduğu gerekçesiyle indirilse ne derdi?

Bu kadar yeter. Görüyorsunuz daha bizim laiklerin cemaziyel evvellerini dahi karıştırmadım. Bu sadece gündemdeki konular.

Sahi, bütün bunlar değil, bunların sadece biri kendi ülkesinde laiklik adına yapılsa, Kardinal “Laiklik saldırgan bir ideoloji haline geldi” cümlesiyle yetinir miydi?

Hiç sanmıyoruz. Sanırım çok daha fazlasını söylerdi. Mesela “Laiklik, ateist terörün ideolojisi haline geldi” mi derdi? Yoksa “Laiklik İtalya’nın varlığı için en büyük tehdittir” mi derdi? Veya “Laiklik başı ezilmesi gereken zehirli bir yılandır” mı derdi? Ya da “Laiklik dünyanın gördüğü en büyük faşizmdir” mi derdi?

Bilmem ne diyeceğini. Ama bildiğim tek şey yukarıdaki lafı söylemekle yetinmezdi.

Biz bunları demiyoruz. Biz sadece şunu diyoruz: Laiklik bu ülkeye hiçbir şey katmadı. Türkiye Cumhuriyeti başında bir İslam Cumhuriyeti olarak kurulmuştu. Laikliğin “L”si bile gündemde yoktu. Anayasaya ta 1937’de girdi. Yani Cumhuriyet laik olarak doğmadı. Sonradan zorla din değiştirtip laiklikle vaftiz edildi.

Tarihi bir yanlıştı. Atı alan Üsküdar’ı geçti. Bu ülkenin çimentosu çözüldü. Bu saatten sonra “Biz vazgeçtik” deseniz de pek bir işe yaramaz. Çünkü tahribat çok derin ve tamir edilemeyecek boyutlarda.

Bu ülke laikliğin hiçbir somut yararını görmedi. 86 yaşındaki Cumhuriyet hâlâ kendi halkına propaganda yapma ihtiyacı duyuyor. Dünyanın en katı laikliği uygulanmasına rağmen bölünme korkusu bir türlü aşılamadı. Laiklik bu sendromu daha da azdırdı. Türkiye son yüzyılın en kötü yönetilen ülkelerinin başında geliyorsa bunu biraz da jakoben laikliğine borçlu. Ekonomisi ipotek altında. Dış politikası ipotek altında. Millet ipotek altında.

Bu ülke laik yıllarında uluslar arası hiçbir değer çıkaramamış. Bir İmparatorluğun mirasına konmuş, bölgesel güç bile olamamış. Elde kala kala 40 yılda dört darbe görmüş düdüklü bir demokrasi kalmış. Biz ne diyelim? Şen olasın laiklik!

 

Yorum Yaz