Müzzemmil 8 ve İmam Cafer mushafı

Kur’an ayında bu yazımı, tefsir talebemiz Hamdi Alpören’in Kur’an’la ilgili sualine ayıracağım:

“Hocam, daha önce size Kur’an’ın nüzul süreci ile ilgili bir soru sormuş ve Bazergan’a göre okuduğumdan bahsetmiştim. Siz de bu konuda özgün bir çalışma içinde olduğunuzdan bahisle şimdilik Hz. Osman mushafına göre okumamı tavsiye etmiştiniz. Ben de tavsiyenize uyarak bu sıralamaya döndüm. Elhamdülillah, Alak ve Kalem surelerini okudum (okudum kelimesi pek olmadı ama ifade yetersizliğimi bağışlayın, önce Rabbimin ne dediğini anlayıp sonra da ne demek istediğini kavramaya yani hayatıma yönelik olarak birtakım çıkarımlar yapmaya çalışıyorum) Şu sıralarda Müzzemmil suresini okuyorum. 8. ayette geçen “tebettül” ve “tebtil” kelimelerinin içeriğini anlayamadım. Râzi ve Elmalılı Hamdi hocam bu konuda bir incelik olduğunu söylüyorlar, ancak Arapça bilmiyorum ve izahlarını da anlayamadım. Sizin dersleriniz de henüz buraya gelmediği için sormak zorunda kaldım. Birbirinin peşi sıra kullanılan bu iki kelimedeki inceliği izah edebilir misiniz?

Hocam bir konuda daha sizden bilgi rica edeceğim. Nüzul sıralamalarını bilgisayarıma kaydederken İmam Cafer-i Sadık’ın mushafında 113 sure olduğunu gördüm. İncelediğimde ise, Fatiha suresini nüzul sıralamasına almadığını anladım. Doğrusu bunun gerekçesini de anlamak istiyorum. Bunu araştırdım ancak sonuç alamadım. Tekrar içten ve derinden teşekkür ederim.”

Müzzemmil 8. ayet “geceleyin kalk” emrine atıfla okunmalıdır. Müzzemmil suresinin bu pasajı, Allah Rasulü’ne, Kur’an’dan ikinci veya üçüncü inen pasajdır. Bundan önce bir görüşte Alak 1-5, bir başka görüşte Alak’la birlikte Kalem suresinin ilk ayetleri indirilmiştir. Bu ayetlerde, Nebi olarak seçilen Efendimiz, Allah tarafından risalete hazırlanmakta, iç dünyası inşa edilmektedir. Uykunun ve dolayısıyla zamanın efendisi olması, iç dünyasının imar ve inşasına bağlıdır. Gece kalkma emrinin gayesi budur. Bu suredeki “gece kalk” emri, aslında “Kur’an’ı okumanın tüm olumlu anlamlarını içinde taşıyan ve bütün bir varlığını vererek derinliğine oku” (ve rattili’l-Kur’ane tertila) emrinin bir aracıdır. Evet, gece kıyamı Kur’an’ı tertil üzre okumanın aracıdır. Peki “tertil üzre okumak” için nasıl bir duruş ve tarz gerekir? İşte 8. ayet bu soruyu cevaplar.

“Kesilmek, kesip ayırmak, koparıp atmak, kopmak, boşaltmak” anlamına gelen Tebettul mastarı, el-betl’in daha güçlü halde yapılmasını ifade eder. Mutavaat kipi olduğu göz önüne alınırsa, tebettul’den şu ince anlam çıkar: Dış dünyadan kesilip tüm benliğini Allah’a yöneltme hususunda öyle bir irade sergile ki, benliğin bu iradeyle dış dünyadan tamamıyla soyutlanıp Hakka yönelmiş olsun.

Ve tebettel ileyhi tebtîla bir kalıp ifadedir. Bu kalıp Kur’an’da çok geçer. Mesela nezzelna… Tenzilâ (Güçlü ve kesintisiz bir indirişle indirdik) gibi. Arap dilinde çokça kullanılan bu ifade tarzı cümledeki fiili güçlendirmeyi, onu teyit, tahkim ve teşdidi ifade eder. Bu tür kalıplar parçalanmadan anlaşılmalıdır. Onun için bu tür kalıp ifadeleri birimlerine ayırmaya kalkmak doğru değildir. Burada da emir “güçlü ve kesintisiz bir biçimde dış dünya ile ilişkini tamamen keserek O’na yönel” anlamındadır.

Gelelim ikinci suale: İmam Cafer’in mushafında 113 sure mi var? Yalan değil ama yanlış. Bir kez yeryüzünde hiçbir mezhebin, hiçbir fırkanın elinde elimizdeki mushaf dışında, farklı bir mushaf bulunmamaktadır. Hindistan’da bazı aşırı fırkaların bu tür iddiaları olmuşsa da, onlar Şia da dahil ümmetin icmaıyla İslâm dışı ilan edilmiştir. Peki, bu nereden gelmektedir? Bu, İlk nesil arasında hayli taraftar bulan Fatiha suresine ilişkin bir anlayıştan kaynaklanmaktadır. Bazı sahabiler mushaflarını kendileri istihsah etmişti. Hz. Ali ve İbn Mes’ud bunlardandır. Bu mushaflar arasındaki fark, sadece surelerin diziliş sıralarıyla sınırlıdır. İbn Mes’ud nüshasının özelliği başta es-Sicistânî’nin Kitabu’l-Mesahif’i (Mushaflar Kitabı) olmak üzere, birçok kaynakta zikredilmiştir. Buna göre İbn Mes’ud kendi dizininde Fatiha’ya yer vermemiştir. Kendisine sebebi sorulduğunda “Eğer Fatiha’yı yazsaydım, onu her surenin başına yazardım” demiştir. Bu sahabenin Fatiha’ya verdikleri önemden kaynaklanmaktadır. Bunun temeli de elbet Allah Rasulü’nün bu sureyi her namazın her rekatında okuması ve bu müstesna sure hakkında söylediği sözlerdir. Hz. İbn Mes’ud, Fatiha’ya gösterilen bu önemden yola çıkarak, onu “besmele” gibi görmüş olmalıdır.

Aynı gerekçe İmam Cafer mushafı için de geçerli olsa gerektir. Kur’an’ı yazmaktan maksat, onu muhafaza etmekti. Fatiha için böyle bir kaygıya yer yoktu. Demek ki, Hz. İbn Mes’ud, bu anlayışında sahabe ve tabiin arasında tek değildi ve ondan sonra da bu anlayışı sürdürenler oldu. İmam Cafer mushafında Fatiha’nın kayıtlı olmamasının anlamı budur.

 

Yorum Yaz