Ne söveriz, ne sövdürürüz

AKİDEMİZ: Alemlere Rahmet Hz. Muhammed’i sevmek imanımızın gereğidir.

Vahyin dediği gibi, ne babamız, ne evladımız, ne kardeşimiz, ne eşimiz, ne kavmimiz, ne işimiz, ne aşımız, ne evimiz barkımız Allah Resul’ünden daha sevimli olamaz (9:24).

Onu, Allah’ı sevdiğimiz için severiz. Onu, Allah sev dediği için severiz. Onu, Allah sevdirdiği için severiz. Onu, Allah bizi sevindirsin diye severiz. Onu, bize sonsuz mutluluğun yolunu gösterdiği için severiz. Onu, bizim saadetimiz için bir ömür eza ve cefaya katlandığı için severiz.

GÖREVİMİZ: Hz. Peygamberin bıraktığı Risalet mirasını kirletmemek ve kirlettirmemektir. Onu omuzlamak ve taşımaktır. Onu örnek almak ve yaşamaktır. Onu tarihin tozlu sayfalarına gömmek isteyenlere rağmen, ‘”şimdi ve burada”mıza taşımaktır. Ona olan imanımızın gereğini yapmak ve o yolda yaşamaktır.

GÖREVİMİZ: Kimsenin kutsalına küfretmeyiz. Kur’an Âlemlerin Rabbine laf etmeye yeltenip de kimse kendini daha fazla alçaltmasın diye, bizi, putperestlerin putlarına dahi sövmekten sakındırır. Nerde kaldı onlar Peygamberimiz Hz. Muhammed’e sövdü diye, biz de kalkıp Hz. İsa’ya -hâşâ- sövelim? Onlar Hz. İsa’ya aynı kepazeliği yapsalar, bizim tepkimiz yine aynı olurdu. Çünkü Hz. İsa da İslâm’ın peygamberi, bizim peygamberimiz.

ÂDÂBIMIZ: Kimsenin kutsalına hakaret, bizim terbiyemize sığmaz. Biz böyle yetiştik. Onun için ‘hakaret söz sarf etmeye’ bizim geleneğimizde, inkar etmekle eş anlama gelen ‘küfür’ adı verilmiştir. Biz, başkalarına hakaret etmeyi ‘küfür’ olarak adlandırmakla, hakareti daha baştan mahkum etmiş oluruz. İnsana yönelik her tür sövgü ve hakareti, insanın kerametini örten bir ‘küfür’ olarak görürüz. Batılılar, “Muhammed’in Yüzleri” adlı hakaret karikatürlerini sahtekarca bir özgürlük mazeretine sığınarak yayınlamakla, şunları ortaya koydular:

1. Kutsallarının olmadığını: Kutsalı olmayan, kutsala saygı duymaz. Kutsalsız kalmak, imansız kalmaktır. İmanın sahtesi bile sahibine güven sağlar. Onlar kutsalı olanları kıskanıyorlar. Bu kıskançlıklarını hakaretle dile getiriyorlar. Cibilliyetlerinin bozuk olduğunu gösteriyorlar. Azgın ve sapkın bir güruh olduklarını da?

2. Küstahça bir kibir hummasına tutulduklarını: Eceli gelen it cami duvarına bevl eder. Peygamberler Allah’ın elçileridirler. Elçiye zeval olmaz. Elçiye hakaret onu elçi gönderene hakarettir. Peygambere hakaret Allah’a hakarettir. Allah intikamını alır, onlara yaptıklarının acısını tattırır. Aslında böyle pervasızca peygambere hakaret etmek, bizzat belanın büyüğüne uğramaktır. Bu, Batı’nın son numarasıdır.

3. Birlikte yaşama yeteneğine sahip olmadıklarını: İslâm medeniyeti, başlangıcından bugüne başka dinden insanları bünyesinde barındırmış, mensuplarına başkalarıyla birlikte yaşama ahlakı bahşetmiştir. Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Fakat Batı, onca gelişmişlik, ilerilik, özgürlük, hak, hukuk ve demokrasi söylemlerine rağmen birlikte yaşamayı asla içine sindiremediğini bir kez daha göstermiştir. Batı’nın maskesi düşmüştür.

4. Bilinçaltında hâlâ Haçlılık bulunduğunu: Bush 11 Eylül bahanesiyle tüm Müslümanlara top yekun savaş başlatınca ‘Crusades’ (Haçlı Savaşları) kelimesini ağzından kaçırmıştı. Bu bir dil sürçmesiyse dahi, bilinçaltını ifade etti. Şimdi de bu karikatürler eğer kasıt yoksa dahi, Batı’nın bilinçaltındaki birikmiş pisliği ifade eder. İçlerinde sakladıkları kin ağızlarından taştı; hepsi bu.

5. Oryantalizmin dolaylı hakaretten doğrudan hakarete geçtiğini: Oryantalizmin son noktası buymuş. Eski oryantalizm bizi ‘tanımlamak’ için dışımızda üretildi. İçimizden devşirdiklerine teslim edildi. İçimizdeki devşirmeler, ‘Yeni Oryantalizm’i onlar adına ürettiler. Salman Rüşdi, Teslime Nesrin, Turan Dursun, İlhan Arsel, Aziz Nesin, Bessam Tîbî bunlardan birkaçı. Şimdi, İslâm’a hakareti bizzat üstlendiler.

Ne yapmalı?

1. Kalkıp da karşı sövgüye durmamalı. Bu bize yakışmaz. Onların yaptığını yaparsak onlardan ne farkımız kalır?

2. Mallarını almamalı. Fetvaysa fetva: Bu durumda onların mallarını almak haramdır!.. Haramdır!.. Haramdır!..

3. Keskin sirke küpüne zarar. Medenice tepki koymalı, bedevice değil. Tepkinin en güzeli, Allah Rasulü’nü çağa taşımak, onu bu çağda yaşamaktır. Sonra da bu edepsizlere edep ve terbiyeyi nasıl yeniden öğreteceğimizin yollarını bulmaktır.

4. Bu küfür furyası, Oryantalizmin son numarası. Fakat Oryantalizmin içimizdeki uzantıları ‘Yeni/yerli Oryantalistler’ var. Onların yaptığını bir kez daha hatırlamalı. 28 Şubat’ın ardından yayınlanan ve askeri bürokrasinin yalanlamak için tepkilerin ayyuka çıkmasını günlerce beklediği ‘İrtica Raporu’nda Peygamberimize yapılan hakaretlerin bundan daha çirkin olduğunu hatırlamalı. İçimizdeki Batıcıların küfrüne ses çıkarmayıp da, Batılıların küfrüne tepki veriyormuş gibi yapanları deşifre etmeli. Onların yaptıklarının münafıklık olduğunu bilmeli. Hamaset köpürtmelerini, suratlarına çarpmalı. Anamız, babamız, canımız Muhammed’e (a) feda olsun.

Yorum Yaz