Öcalan ne cevap verirdi dersiniz?

Londra’da Arapça olarak yayınlanan ve uluslararası saygınlığı olan “el-Vasat” dergisinin abonesiyim.

Derginin Ocak 99 tarihli 365 no’lu sayısı elime ulaştığında yaşadım ilk şoku. Öcalan’la Roma’dan zorunlu ayrılışının hemen arefesinde el-Vasat muhabiri bir söyleşi yapmıştı. Bu söyleşide yer alan bir soru-cevap, Öcalan mahkemesi neredeyse bittiği şu günlerde, hala esrarını koruyor. Soru ve cevabı, “sakıncalı” yerlerini noktalayarak buraya tercüme edeyim:

El-Vasat: “Son ateşkesi ilan etmeden önce, sizinle Türk generaller arasında bir irtibat kuruldu mu?”

Öcalan: “İki yıldan beri, aramızda, dolaylı ve resmi olmayan bir biçimde, fakat kaynağı malum bir irtibat zaten bulunmaktadır. Bütün bu çabalar, taktik icabı yakınlaşmak için de olabilir, bir entrika da olabilir, ya da çözüm için samimi bir arayış da olabilir. Sanırım, generaller, bana da geçmişte Kürt sonra beni tasfiye edecekler. Ben bu tuzağa basmam. Siyasi çözüm için benim ortaya koyduğum önderlere yaptıklarının aynısını yapıyorlar; önce “yaklaş!” diyecekler, altı maddelik çerçeveyi, Türk generaller de ortaya koyuyor; bırakın onu, benden daha da ileri gidiyorlar. Ne ki, iş uygulamaya gelince kriz çıkıyor. Mümkündür ki, asker içerisinde de birtakım çelişkiler var, ya da ortada bir oyun var. Kim bilir, belki de, diyalog işaretleri yollayan general …….. ……’in kanadı (bu işi) yapacak.”

Uluslararası bir dergide yayınlanmış bu sözler, dünya ve Türkiye kamuoyunda derin bir merak uyandırmıştır. Günlerdir alayı vala ile sorgulanan ve medyanın paranoyak bir reyting kaygısıyla panayıra dönüştürdüğü Öcalan sorgulamasında, kamuoyunun bu konudaki merakını dindirecek hiçbir işaret yok.

Açıkça adı verilen bu General, Apo’yla kim aracılığıyla, ne zaman ve nerede ilişkiye geçti ve nasıl bir pazarlık yapıldı? 28 Şubat post modern darbe süreciyle bu pazarlıkların ilişkisi var mı? “İrtica ile mücadele” için terör örgütünden “anlayış” mı istendi?

BİLGİ BANKAMDAN ÇOK SORU ÇIKAR

Bilgi bankamın Öcalan maddesine tıkladığımda bana o kadar çok şey sundu ki, hangisini buraya alacağımı şaşırdım.

Oradan yola çıkarak, eğer imkanım olsa Pilot Necati’yi ve MİT bağlantısını sorardım. Şu bilgilere sahip olsaydınız siz sormaz mıydınız? Aydınlık gazetesinin 2 Eylül 1979 günkü sayısında PKK’dan ayrılan Tekoşin: Mücadele grubunun yaptığı bir açıklama yer alıyor. Aynen şöyle:

“Örgüt içinde önemli bir yeri olan ve görevi pilotluk olan kişinin MİT ajanı olduğunu belgelerle ortaya koyduğumuz ve temizlenmesi önerisinde bulunduğumuzda, Apo’dan aldığımız cevap şu oldu:

-Dediğinize katılıyorum. O benim cankurtaran simidimdir. Siz de benim en çok sevdiğim militanlarımsınız. Ancak onu öldürürsek, sömürgeciler bizi 24 saat içinde temizler.”

Evet kimdir bu “Pilot” kod adlı Necati Kaya? MİT’le ilişkisi nedir? Devletin istihbarat örgütü PKK ile nasıl bir ilişki içindeydi? Apo’yu 24 saat içinde temizleyecek sömürgeciler kim? Dahası var. PKK tarafından Almanya’da yayımlanan Serxwebun adlı derginin Eylül 1989 sayısının 5. sayfasında Pilot Necati’yle ilgili şu malumat veriliyor:

“…70-77 yılları arasında “Pilot” ve “Abdurrahman” denen ajan-provokatör unsurların bu amaçla TC tarafından sızdırıldıkları ve önemli tahribata yol açtıkları…”

Pilot Necati, Diyarbakır 2 No’lu DGM’nin 24.5.83 gün ve 1983/34 sayılı gerekçeli kararına da bu kimliğiyle girmiş bulunmaktadır.

Öcalan’ı, yıllar yılı koruyan birileri mi vardı? Konunun ordu içerisindeki birinci sınıf uzmanı olan, Ahmet Aydın müstearıyla PKK ve Kürt meselesiyle ilgili iki kitap kaleme alan ve Eşref Bitlis’in ardından esrarengiz bir suikaste kurban giden A. Cem Ersever’e Panorama dergisi (25 Ağustos 93) muhabiri soruyor:

“Apo’yu vurmak teknik olarak mümkün mü?”

“Elbette mümkün. Dünyada mümkün olmayacak hiçbir şey yoktur. Parayı veren düdüğü çalar, bu kadar basit. Apo’yu vurmak çok kolaydır.”

SÖYLEDİKLERİNE DEĞİL, SÖYLEMEDİKLERİNE BAKIN

Ben, Apo davasında, panaroyak medyanın öne çıkardığı ifadelerin aksine, tüm sırrın sorulması gerekip de sorulmayan ve söylenmesi gerekip de söylenmeyenlerde aranması gerektiğini düşünüyorum. Mesela, PKK olayında ABD ve İsrail’in rolü? Cem Ersever’i, aynı kaynaktan dinleyelim:

“Tüm servislerin rolü işin başlangıcından beri var. En önemlisi de işin başından beri ABD var. Sadece PKK değil, Ortadoğu’daki bütün olaylar ABD’de planlanıyor. Bu tezgahların askeri operasyonlarını ABD yapıyor. İstihbari faaliyetlerini İngiliz gizli servisi yürütüyor. Kültürel faaliyetlerini Fransa, bu bölgenin kışkırtıcılığını da Almanya yapıyor.”

Onlarca yıldır bu ülkeyi zorla Batılılaştırmaya çalışan Batıcıların kulakları çınlasın. Bu ülkede köşe bucak “vatan haini” arayanlar, hiç aynaya bakmayı denediler mi?

1992’de, Asayiş Bölge Komutanlığı, Diyarbakır’daki OHAL Bölge Valiliği’ne şu yazıyı gönderiyor: “…Amerika’ya ait bir C-130 uçağı güvenlik kuvvetlerinin bilgisi dışında Yüksekova karayolu pistine iniş yapmıştır. Eğer bundan sonra adı geçen piste inişler olacaksa bunun bildirilmesi…”

Yine aynı merciler arasında bir başka mesaj:

“25.5.1991 günü saat 12.20’de ABD’ye ait bir Chinok tipi helikopter, Boyunkaya ve Keneli köylerine ve bu köylerin kenarına özellikle çukur bölgelerine inip-kalktığı, müteakiben aynı helikopterin Nuh Peygamber bölgesine indiği ve Silopi istikametine gittiği tespit edilmiştir.”

Ve böyle onlarca bilgi ve belge, öyle olduğu gibi ve üzeri açılmadan duracak, siz bizi üzerine bol romantizm sosu ekilmiş duygusal geyik muhabbetleriyle oyalayacaksınız, öyle mi?

Siz herkesi kör, alemi sersem mi sanıyorsunuz Allah aşkına?

( 7 Haziran 1999 )

 

Yorum Yaz