Size bir fâsık haber getirdiğinde.. (1)

Evet, “Ey iman edenler! Size bir fasık haber getirdiğinde” diyor kerim kitabımız Kur’an “durup gerçeği araştırın”.

Bunu yapmazsak başımıza geleceği de söylüyor: “Yoksa istemeden insanların hukukuna tecavüz eder ve sonra yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız.” (49.6)

Cümle cümle tahlil edelim:

“Ey iman edenler!” Taberi’nin de isabetle açıkladığı gibi bu hitap tarzı, imanını ispat etmiş olanlar için kullanılan “mü’minîn”den farklı olarak ispat edilmiş bir imanı haber vermez. İspat edilmiş olsun olmasın, kendisini İslâm’a ve imana izafe edenlere, kendisini Müslüman sayanlara yönelik bir hitap tarzıdır. Bu isabetliyse, zımnen bu hitap tarzı, “Ey iman iddiasında bulunanlar! İddianızda samimi iseniz şunu şöyle yapın…” anlamını içeriyor demektir.

Öyle ya, “Müslümanım” demek, dünyanın en büyük iddiasında bulunmaktır. Böyle büyük bir iddiada bulunacak insan, fakat en küçük bir ispat zahmetine katlanmayacak. Hiç öyle şey olur mu? Dünyanın en küçük iddiaları dahi sahibine bir ispat yükümlülüğü yükler. Adam “Ben iyi yüzerim” dese, “Yüz de görelim!” derler. Ben iyi nişancıyım dese “At da görelim!” derler. Berberim, demirciyim, terziyim demenin bile ispat zeminleri vardır. “Yap da görelim” derler. Peki, küçük büyük her iddia için bir ispat gereksin de, insanın en büyük iddiası olan “Müslümanım” demenin bir ispatı olmasın mı?

Onun içindir ki, “Ben Müslümanım” diyen kişiye sorulacak tek soru sorulmalıdır: “Ciddi misin?” Çünkü iddia çok ciddi bir iddiadır ve ciddiyet iddianın ispatını gerektirir.

“Fasık haberci”… Ayet, her “yoldan çıkmış”ın (fasık) haberinin de yoldan çıkmış olmayabileceği ihtimalini kabul ediyor. Eğer her fasık habercinin her haberi fasık olsaydı araştırmamızı istemezdi. Bu aklen de böyledir. Her sapığın her işi sapık değildir. Nasıl ki, her sadık müminin yaptığı her iş doğru düzgün değilse. Eğer şeytan bir kitap yazsaydı, baştan sona her söylediği yanlış olmazdı. Firavunun bile her yaptığı yanlış değildi. En azından ölürken söylediği doğruydu. Fakat yoldan çıkmışın getirdiği haberin yoldan çıkmış olma ihtimali daha yüksektir.

Bu nedenle “haberci”nin fasığı makbul değildir. Fasığın fıskı kendine zarar verir. Fakat fasık bir de “haberci” olursa, fıskına getirdiği habere inanan kimseler fıska ortak olur. Dolayısıyla fasığın “haberci” türü, düz fasıktan daha zararlıdır.

Bu hitaptan zımnen şu sonuçları çıkarabiliriz: 1) Ortada taşınması gereken bir haber varsa, önce bu işe sadıklar koşmalıdır. Sadıklar bu görevden kaçarsa, fasıklar bu açığı doldurur. Bundan, o haberi taşıması gerekip de taşımayan sadıklar da sorumlu olur. 2) Eğer aynı haberi taşıyan sadıklar varsa, o haberi fasığın ağzından almak mümine yakışmaz. 3) Eğer yoksa iman edenler kendi aralarından sadık haberciler çıkarmayı bir görev bilmelidirler. Bunu yapmadıkları zaman, fasıkların fıskına bilmeden ortak olabilecekleri ihtimalini göz ardı etmemelidirler. 4) Fasığın taşıdığı yalan-yanlış bir habere müşteri olmak, fasığın sapıklığını ödüllendirmektir. Fıskı ödüllendirmek fısk olur.

“Haber”! Dikkat buyurun, burada “haber” diye çevirdiğimiz kelimenin metindeki karşılığı, kendisi de Arapça olan “haber” değil, ” nebe’ “. Her nebe’ haberdir, fakat her haber nebe’ değildir. Nebe’, Arapça’da sıradan bir haberi değil, önemli, muhatabı etkileyecek, kendisine göre bir tavır ve davranış geliştirilmesi gereken haberdir. Değilse günümüz gazeteciliğinde “üçüncü sayfa haberleri” adı verilenler değil. Nebe’, Muhatabı “doğru-yanlış”, “haklı-haksız”, iyi-kötü” demek zorunda bırakacak, pozisyonunu etkileyecek habere denir.

Günümüzün fasık habercileri, sapıklıklarını bu tür sıradan “haber”ler için kullanmıyorlar. Onların saptırmaları, daha çok ” nebe’ ” sınıfına giren haberler konusunda oluyor. Günümüz haber üretim kartelleri, “fasık” ötesi haber taşıyıcılarla dolu. Kur’an fasıktan haber almaya dahi rezerv koyuyorsa, ya kafirin taşıdığı haber için ne yapardı?

Kafir ve fasık haberciden gelen haberlerin öksesine nasıl düşürüldüğümüzün çarpıcı örneklerinden birkaçını burada vereyim de, Kur’an’ın bizi nasıl bir belaya karşı uyanık olmaya çağırdığını anlayın.

Yorum Yaz