• Ana Sayfa
  • Biyografi
  • Eserleri
  • Faaliyet Takvimi
  • İletişim
  • Yabancı Dillere Çevrilen Kitap PDF’leri
  • Click here to add social menu
Mustafa İslamoğlu
  • Ana Sayfa
  • Haber ve Duyurular
  • Kur’an’ın Hayat Yolculuğu
    • Video Galeri ve Ders Metinleri
    • Video Ders Notları
    • Siretü’l Kur’an Dersleri Mp3
    • Siretül’l Kur’an İnfografik Dersleri
  • Makaleler
    • Düşünce Yazıları
    • Gazete Yazıları
    • Güncel
    • İbadet
    • Kur’an’i Hayat Yazıları
    • Peygamber ve Sünnet
    • Tarih ve Coğrafya
    • Ümmet ve Vahdet
    • Vahiy
  • Video Galeri
    • Cuma Hutbeleri
    • Esma-i Hüsna Dersleri
    • Konferans ve Seminerler
    • İftiralara Cevaplar
    • Vahiy ve Hayat
    • Vahyin Penceresinden
    • Tefsir Dersleri
  • Esmâ-i Hüsnâ
  • İletişim

Etiketmustafa islamoğlu düşünce yazıları

Düşünce Yazıları

Töhmet mahallinde bulunmak

Kategoriler

  • Düşünce Yazıları228
  • Esmâ-i Hüsnâ1
  • Gazete Yazıları320
  • Güncel266
  • Haber ve Duyurular43
  • İbadet86
  • Kur'an'i Hayat Yazıları48
  • Peygamber ve Sünnet25
  • Siretü'l Kur'an Dersleri Mp32
  • Siretül'l Kur'an İnfografik Dersleri1
  • Tarih ve Coğrafya59
  • Ümmet ve Vahdet28
  • Vahiy83
  • Video Ders Notları21
  • Video Galeri ve Ders Metinleri21

Mustafa İslamoğlu Kimdir?

Bizi Takip Edin

  • facebook
  • twitter
  • instagram
  • youtube

Karma Konular

  • Devletçi müslümanlık üzerine
  • Kuran: Rabbani terbiyenin müfredatı
  • İslam kadını aşağılamadı, siz anneliği aşağıladınız!
  • Vicdan olmadan iman olur mu?

Yeni Eklenenler

  • Yedi beyit üzerinden Akif’in Kur’an tasavvuru
  • Devletçi müslümanlık üzerine
  • Oruç tutmak: Kendini tutmaktır
  • Kitapsız dindarlıkla bu kadar olur(1)

Instagram

#kuran 
#uydurulmuşdin 
#mustafaislamoğlu
Eğer dinin indirilmişini uydurulmuşundan ayırmazsanız; mehdilerin, mesihlerin sahte peygamberlerin ve sahte ilahların müşterisi bitmeyecek.
Tıpkı “sığırbank”larda olduğu gibi...
#uydurulmuşdin
Kız çocuklarını diri diri gömen kadim cahiliyyeden, kadınlarına ölümü reva gören çağdaş cahiliyyeye...
#cerenözdemir 
#kadinasiddetehayir
Yazı Sızının Çocuğudur.

10 Kasım 2000 
Bir zamanlar “yazmak aldırmaktır” demiştim. Buna bir ilâvem var. Yazmak, bedel ödemeyi göze almaktır.
Yalanın bile bir bedelinin olduğu şu geçici dünyada, hâkikati söylemenin bir bedeli olmasın mı? Kötülüğü işlemenin bile risk içerdiği bir hayatta, iyiliğe kılavuz olmanın bir riski bulunmasın mı?

Yazı sızının çocuğuysa, elbette yazarının yürek sızısı kaleminden sızacaktır. Sızılı bir yüreğin kâğıda dökülen iniltileri, elbette her hassas vicdanı sızlatacaktır. Hatta sızlatmıyorsa, iz bırakmıyorsa, kafa konforunu bozmuyorsa, şöyle bir zaman ve mekânda o kalemin ürünü biraz da “lüks” değil midir?

Kur’an’dan ilk inen âyetler arasında şu ilâhi hitap da yer alır: “O ki, kalem aracılığıyla öğretti; O insana bilmediğini öğretti.” Bu ifadeler, aynı zamanda sözün, yazının, kalemin gücüne bir atıftır. Kalem, sözün kayıt altına alınmasını temsil eden bir araçtır. Burada asıl vurgulanan, hâkikatin kayıt altına alınmasıdır.

Yuhanna İncili de “Önce söz vardı” diye başlar İslâmirfanının varlık düşüncesine göre ilk yaratılan söz’dür. Çünkü, “O, ol demiştir” ve yokluk varlığa, “adem”, “bu dem”e dönüşmüş ve “o da hemen oluvermiştir.” Sözün gücüne inanmasaydım yazmazdım. Bu yüzdendir ki, şiddeti tasvip etmedim. Hak sözün gücünün yanında, kimi zaman, nükleer enerjinin gücünün dahi yetersiz kaldığına inandım. Her biri birer aydınlık savaşçısı olan peygamberlerin de, sözün gücüne inandığını gördüm.

Onun içindir ki hep davet ettiler. Usanmadan, yılmadan, yıkılmadan, dökülmeden davet ettiler. Yani söylediler. Hakkı söylemenin tüm riskini üstlendiler. Bir söylemekle yetinmediler, dönüp bir daha söylediler, uyardılar, sarstılar, salladılar. Bin kez söylediler. İnsanların yüreklerinin kapılarının önüne gelip durdular. O kapıları vurdular, bir değil bin kez vurdular.

Onlar elçiydi, bir emaneti taşımakla görevlendirilmişlerdi. Taşıdıkları emanet “hak söz” idi. Söz emanetine ihanet etmemek için servetlerini, hayatlarını, varlıklarını ortaya koydular. Horlanmaya, azarlanmaya, tehdide, dövülmeye, sövülmeye katlandılar. Söz emanetine ihanet etmemek için kimi zaman hayatlarından dahi oldular.
Buna mukabil, bir de iman edip güvenen1, ıslah edici iyi işler yapan, namazı istikametle kılan2, zekâtı gönlünden gelerek veren kimseler var3; işte onlar, ödüllerini Rablerinden alacaklar: ve onlar geleceğe dair kaygı, geçmişe dair hüzün duymayacaklar.
(Bakara 277)

Dipnotlar:
1 İman Allah’a güvenle doğrudan alâkalıdır. Zaten bütün problem Allah’a olan güvensizlikten kaynaklanmaktadır.
Faizcinin davranışının temelinde de geleceğe ilişkin bu güvensizlik ve kaygı yatar.
2 Burada çok dikkat çekici olan husus namazın da özünde sâlih bir amel olmasına rağmen sâlih amelden
ayrı zikredilmesidir. Zira namaz hasenâttandır. Islahın zıddı ifsattır ve bir şeyin sâlihâttan olması için toplumsal
alanda cari olan bir ifsadı ıslaha yönelik olması gerekir. Bu âyetteki “namaz kılınız, zekât veriniz” cümlelerinin
başındaki vav’ları 103:3’teki son iki vav gibi tefsiriyye olarak okumamıza mani olan şey, sâlihât ile
hasenât’ın Kur’an’daki mukayesesinden elde ettiğimiz sonuçtur (Ayrıntı için bkz: 103:3, not 5).
3 Bu âyette, çıkarını tanrı edinmiş faizci tipin karşısındaki Allah’a teslim olmuş yardımsever insanın
portresi çiziliyor.
Kur’an’ın Hayat Yolculuğu 22. Dersi Mustafa İslamoğlu sunumuyla Akabe Vakfında gerçekleşti. “Evren Bile Ölümlüyse Sen Dünden Ölümlüsün, Öldürmek Tanrılık Taslamaktır. Ölümlüsün; Öldürme?” başlıklı derste;

I – Evreni bekleyen son ve ölümün mantık, din ve bilimdeki yerini. İnsan gibi dünya ve evrenin de ölümlü oluşu. Tekvir Suresi,son saatin uyarıcı sesi ve kıyamet gününü,

II – “Diri diri gömülen kız çocuklarının hesabı sorulduğunda”
– Kız çocuklarını diri diri gömme geleneği ve diğer toplumlarda ki benzer durumlarını
– Diri diri kız gömme geleneğinin nedenleri,
– “Diri diri gömülen kız çocuğu da cehennemliktir” diyen uydurulmuş dinde ki hadisi ve Kur’an’ın konuyu ele aldığı bağlamın çağrışımları işlendi.

Ders eklerinde ise; uydurulmuş dinden örnekler, tavsiye kitap ve sinema filmi görseline yer verildi.

Bir sonraki ders: 15.12.2019, saat 11.00, Akabe Vakfı Konferans Salonu.

Geçmiş dersleri :
youtube adresimiz;https://www.youtube.com/user/insanadair
web sitesi; http://mustafaislamoglu.com/…/siretul-kuran-video-ve-ders-…/ izleyebilirsiniz.
#KuranınHayatYolculuğu
"Kalem Suresi III - Nazar Algılarına Dair"

22.Dersimiz yarın saat 11.00' de canlı yayın olarak sosyal medya hesaplarından yayınlanacaktır.
https://twitter.com/mustafaislamogl
https://www.youtube.com/user/insanadair
https://www.instagram.com/mustafaislamogl/?hl=tr
Din ”Medîne”yi, Medîne ”Medeniyeti” doğurur

Din ile aynı kökten türetilen “Medine”, borçlu ile alacaklı arasındaki anlaşmazlığı adil bir sistemle halleden “deyyan”a (hakim, yönetici) sahip olan yerleşim birimine verilen isimdi. Peygamber Efendimiz Yesrib’e hicret ettiğinde, burasının adı Medinetu’n-Nebi’ye, kısaca “şehir” anlamına gelen Medine’ye dönüştürülmüştü.

Bu dönüşüm sadece isimde kalan bir dönüşüm değildi. Aslında fiili bir durumun adının konulması anlamına geliyordu. Çünkü Allah’a karşı borçluluk duymayan; dolayısıyla insana, eşyaya, doğaya ve çevresine karşı sorumsuz davranan, hakkın güçlü olduğu değil gücün haklı ilan edildiği insanların oluşturduğu “kent”, yerini “şehir”e, yani Medine’ye terk etmişti.

Burada artık üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü hakimdi. Tek dünyalı insanlar yerini çift dünyalı insanlara bırakmıştı. Bu nedenle denetim mekanizması biri hukuki, diğeri sosyal, sonuncusu uhrevi olmak üzere üçlü bir müeyyide sistemine bağlanmıştı. Böylece insanda zaten var olan vicdan ile Allah arasındaki kopmaz bağ bir daha unutulmayacak şekilde hatırlatılmış, bu bağı aktif hale getirip Rabb’iyle iletişime giren kişiler sorumluluk bilinciyle donatılmıştı.

Aynı zamanda Medine, dinin tam ve kamil manada yaşandığı yerdi. Yani, insanın Allah’a, hemcinslerine, eşyaya ve kendisine karşı sorumluluklarını yerine getirdiği, “borcunu” ödediği mekan idi. Dolayısıyla Medine, “huzur şehri” olarak anılmayı hak eden tevhid, adalet, güvenlik ve özgürlük diyarıydı.

Makalenin tamamını okumak için: https://mustafaislamoglu.com/din-medineyi-medine-medeniyet…/
Kur'an'ın Hayat Yolculuğunun 22. Dersi, 01 Aralık Pazar günü saat 11.00' de gerçekleşecek. Tüm ilgililere duyurulur. 
Yer : Akabe Vakfı Konferans Salonu

Takip Edin

© 2018. Tüm hakları Mustafa İslamoğlu'na aittir.

  • Click here to add footer navigation