Tercih

Mecelle kaidesidir: Ehven-i şerrayn ihtiyar olunur. Yani, iki olumsuzdan az olumsuz olanı tercih edilir. Elbet ortada sonuç alıcı bir hayr yoksa.

Oy kullanmak da bir ameldir. Her amel ya salih ameldir, ya fasık ameldir, ya da fasit ameldir.

Salih amelin üç şartı vardır: Niyeti meşru, usulü meşru, gayesi meşru olacak. Bunun tersi fasık ameldir. Bu ikisinin dışında kalan, sonuç alınamayan, başarı getirmeyen, boşa giden amele de fasit amel denir.

Siyaset mümkün olanı yapma sanatıdır. Bilgi ve hikmet boyutu, etik ve estetik boyutu vardır. Bilgisiz siyasetten cehalet, hikmetsiz siyasetten hamakat, etiksiz siyasetten denaet, estetiksiz siyasetten kerahet zuhur eder.

Siyaset üç şey için yapılır: Misyon, vizyon, komisyon için.

Siyaseti misyon için yapanlar ilkeli davranmak zorundadırlar. İlkesiz siyasetin misyonu olmaz. Misyonu olan siyaset de ilkesiz olmaz. Siyaseti vizyon için yapanların yaptığı siyaset değil politikadır. Böyleleri makamlarına değer katmazlar, aksine değerlerini makamlarından alırlar. Siyaseti komisyon için yapanların siyasetle alakası yoktur. Onlar için siyaset bir tombala torbasıdır. Tek sloganları vardır: “Bul karayı al parayı”.

Birinciler siyasetin balarısıdırlar, ikinciler eşekarısı, üçüncülerse sineği.

Bu ülkede her şey gibi siyasetin de tabiatı bozuk. Onun için siyaset değil politika demek gerekiyor. Bana öyle geliyor ki, bu ülkenin genleriyle oynayanlar bu milletin kendi değerlerine dayalı bir siyaseti imkânsızlaştırmak için olmadık şeytanlıklar yapmışlar.

Osmanlı sonrası bu topraklarda kendi varlıklarını garantiye almak isteyen egemen küresel güçler, kendileri için ideal buldukları demokrasiyi başkalarına koklatmayacaklardı. Diktatörlük neyimize yetmiyordu. Artık demokrasiyi hak ettiğimizi düşündüklerinde de, ne olur ne olmaz kabilinden “dümen”i çiftlemeyi ihmal etmediler.

Farz edin ki Türkiye bir gemi. Bir geminin bir dümeni olur, değil mi? Yok, Türkiye’nin iki dümeni var. Biri seçilenlerin elindeki dümen, diğeri atananların elindeki dümen.

Bu iki dümen arasında fark var: Seçilenlerin elindeki dümen “âvâre kasnak” gibi ucu boşta bir dümen. Yani, iş mecazi anlamda da tam bir ?dümen?. Bu dümen hayli albenili. Herkesin gözü önünde. Siyasi yarış o dümenin başına oturmak için yapılıyor. İpi göğüsleyen o dümenin başına oturuyor. Oturuyor oturmasına da, yine de gemiye istikamet veremiyor. Zira gerçek dümen atanmışların elinde. O “ecinni” gibi görünmüyor. O dümeni yüzyılın başındaki nöbet değişiminde milletin elinden gasp eden etmiş. Taşeronluk yaptıkları egemen dünya görüşünün istikametinde dümeni sabitlemişler.

Buna ister “siyaset dümeni” deyin, ister “dümenli siyaset”, aynı kapıya çıkar.

Türkiye’de siyaset yapanları -dümenli siyaset- konusundaki tavrına göre üçe ayırmak lazım:

  1. Dümenli (ve dahi dümenci) siyaseti benimseyenler.
  2. Vaziyeti idare eden eyyamcılar.
  3. Dümensiz siyaseti benimseyenler.

Dümenli siyaseti benimseyen dümencileri desteklemek, ciğeri kediye teslim etmektir. Milli irade ciğerini eline geçiren dümenciler, ciğeri götürüp kedilerin önüne atacaklar demektir. Onlar dümenli siyasetin işbirlikçileridir. Seçilmişlerin atanmışlara biat etmesi gerektiğini düşündükleri için, dümenciler tarafından “himayeye mazhar politikacı” seçilirler. Onlar da buna mukabil milletten bin bir dalavereyle topladıkları oyları getirip atanmışların önüne atarlar. Oynanan sahte “demokrasicilik” oyununun parçasıdırlar.

Vaziyeti idare eden eyyamcılar, seçilmişlere karşı şahin atanmışlara karşı güvercindirler. Hep “Beni al, beni al, onu alma” şarkısını mırıldanırlar. Gelen ağam giden paşamdır. Beyimizin yumurtası pişsin de, isterse milletin evi cayır cayır yansın. Küçük hesaplar, ayak oyunları, abartılı retorik, cerbeze vs. Bu tiplere göre siyaset bu.

Milli iradeye sadık olanlar, sadece dümensiz siyaseti benimseyenlerdir. Siyasetten yediği ekmeği helal ettiren onlardır. Siyasete ihanet etmeyen onlardır. Gerisine haramdır.

Peki, onları nasıl tanırız?

Geminin gerçek dümenini milletten kaçıran atanmışların tarafına bakarak.

Bu malum zümrenin kadim müttefiki olan malum medyanın tarafına bakarak.

Bu malum zümre ile sırt kaşıma ittifakı yapan patronların tarafına bakarak.

Tarafım belli olsun diyenler yerden göğe haklılar. Fakat yine de siyasetten çok şey beklemesinler.

 

Yorum Yaz