Vah benim saf Müslüman’ım, vah!

Sahi, hiç düşündünüz mü: İslam’ın adını “irtica” koyup ona savaş açan çevreler, bu topraklarda yüzyıllardır beraber yaşadığımız gayr-ı Müslimlerle aramıza kan davasını nasıl ve neden soktular?

Osmanlı’nın “millet-i sadıka”sı, ne oldu da “millet-i haine” oldu? Onları tehcire tabi tutan İttihatçıların tek günahı bu muydu?

Batılılaşmak için milletin sırtında sopa kıranları, gayr-ı Müslim azınlık neden alkışlamadı? Savaşın ardından gerçekleşen “mübadele”ye neden ihtiyaç duydular? Neden muvazaalı muhalif Serbest Fırka’yı desteklediler? Menemen olayıyla hiç ilgisi olmadığı halde Hayim oğlu Josef gibi azınlık mensupları, neden darağacında sallandırıldılar? Serbest Fırka’ya oy verdi diye mi? Nasıl olsa Kemalistler Batıcıydı. Eşyanın tabiatına uygun olan azınlıkların Kemalistleri, Kemalistlerin de azınlıkları bağırlarına basmalarıydı. Neden hep tersi oldu?

Gayr-ı Müslim azınlıkların mallarının yağmalandığı 6-7 Eylül olaylarını Batıcılar mı planladı? Bir yanda camileri ahır yapan İnönü, öte yanda “varlık vergisi” adı altında neden onlara zulüm vergisi koydu? Ama neden?

Mübadele sorusunun cevabı “Batı Trakya ve Balkan Müslümanlarına çok acıdığımız için” olamaz. Makedonya, Kosova, Bosna, Bulgaristan, Romanya ve Kıbrıs’taki Müslüman-Türk azınlığın suçu neydi o zaman? Dert oradaki Müslümanlar değil, buradaki gayr-ı Müslimlerdi besbelli. İyi de, neden?

Önce komplo teorisine ne dersiniz: Mesela, bu ülkeden malları müsadere edilen, vakıfları tasfiye edilen, apar-topar kovulan Hıristiyan azınlıkların hesabını onlarla aynı dini paylaşan egemen güçler nasıl olsa bir gün gelir sorar. Onlara yapılanları bahane edip bu topraklardan öç alır. Osmanlı’nın bu konuda bir günahı olmadığı halde, Osmanlı’yı bile yediler. Onun yerine elleriyle koyduklarını mı yiyemeyecekler? Bugün zulmettirerek, yarın da hesap sorarak bir taşla birkaç kuş vurmak istemiş olmazlar mı? Egemen güçlerin şeytani zekası bu kadarını düşünemez mi? Bunun örnekleri az mı görüldü?

Alın size bir komplo teorisi! Ama biz, yine de bu ihtimali hiç konuşmamış olalım. Dürüp büküp rafa kaldıralım. Ve gelin bu kez de komplosuz düşünelim.

Bizim Hıristiyan azınlıklara düşman olan Batıcı efendilerimizin, Hıristiyanlıkla bir sorunu olamaz. Eğer öyle olsa, bu memleketi zorla peşine taktıkları Batı da Hıristiyan. Onlara da düşman olmaları lazım. En azından, bu kadar hayran olmamaları, “İlle de onlar gibi giyecek, içecek ve yaşayacaksınız!” diye bu millete sopa çekmemeleri lazım. Sebep bu değil.

Peki, gayr-ı Müslim azınlıkların geriye bıraktığı servete konmak olabilir mi? Ne o, hemen aklınıza Talat Paşa’nın “kara kaplı defteri” mi geldi? İttihatçının hani şu gün görmemiş hatıraları. Popüler tarihçi Murat Bardakçı Hürriyet’te tefrika ediyordu bu “kara kaplı” defteri. İyi gidiyordu. Tefrika “Yarın: Ermeni binaları” anonsu yapınca konuya ilgi duyanlar heyecanla beklediler. Yarın gelecek, Ermenilerin arkada bıraktığı İstanbul’un en değerli binalarını öğrenecektik. Bina kimin umurunda. Milletin asıl merak ettiği, bu her biri dünya kadar para eden gayr-ı menkullere hangi uyanıklar konmuş? Hangi kahramanlarımızın payına ne düşmüş? Bugün irticaya karşı mücadeleyi finanse eden zengin aileler kimin malıyla zengin olmuşlar? Daha bir sürü şey.

Tabii ki merak edenler yine avuçlarını yaladılar. Birileri uyarmış olmalı ki, kalın yorgan pis kokuların üzerine yine örtüldü ve ertesi gün anons edilen konunun yerinde yeller esti.

Geriye tek ihtimal kaldı: Mutaassıp Müslüman oldukları için gayr-ı Müslim azınlığa bunları yaptılar. (Gülmeyin). Tabii ki, bu şaka gibi bir seçenek. Siz de kalkıp, “İyi de, bu ülkede İslâm’a top yekun savaş açanlar kimlerdi?” derseniz, cevabım sükut olur.

Peki, ne o zaman? Benim tahminim şu: Eğer bu ülkede güçlü bir Hıristiyan azınlık olsaydı, Müslümanların inancına bu kadar yüklenemezlerdi. İslâm’ı bu kadar horlayamazlardı. Bakın, şimdi bile dertleri Papa’nın Ayasofya’da ibadet etmesi değil, asıl dertleri, “Ya Müslümanlar da isterse?” Aynısı Heybeliada Papaz Okulu için de geçerli. Ya Müslümanlar da, “Ellere var da, bize yok mu?” derse. Patrik’in Ekümenikliği (Ortodoks ‘Halifeliği’!) de aynı. Ya Müslümanlar da “Hani bizim halifemiz?” derse.

Her şey ortada. Fakat sen gel de bizim saflara anlat. Ne diyordu Kur’an: “Allah aklını kullanmayanları pisliğe mahkum eder.” Köpürtülen hamaset, aklı söndürür; benden söylemesi.

 

Yorum Yaz