Çocuklarımızı “öğütümden” kurtarmanın 10 yolu

“Çocuklarımızı devletin elinden kurtaralım” çağrısı, hukuk alimi Mustafa Erdoğan hocaya ait.

Bu çağrıya en çok bu ülkenin dindarları ses vermeli. Çünkü bu ülkenin okullarında verilen ideolojik eğitimin en büyük mağduru onlar.

Bizim vergilerimizle yapılan okulları devlet “ideolojik çiftlik” olarak kullanıyor. Bizim çocuklarımız bu çiftliklerde “yarış atları” gibi hizaya sokuluyor. Okullar “insan siloları” halini aldı. Bu silolarda depolanan göz bebeği yavrularımız, devlet ideolojisinin 80 yıl önce döktüğü kalıplara göre şekillendiriliyor. Tıpkı 5×10 kalaslar gibi.

Allah her insanı orijinal yaratmış. Her insan yaratılışıyla, yetenek ve mizacıyla “kendine has” bir varlık. İslâm aklında “terbiye” kavramı, insanın orijinal ve eşsizliğine dayanır. Ona açılmış özel kredi kullanılarak, onu eşitler içinde eşsiz kılan yetenek keşfedilir. Keşfedilen bu yetenek geliştirilir (terbiye) ve böylece “şahsiyet” elde edilir.

Okullar ise “terbiye” üzerine değil “tesviye” üzerine kurulmuş. Yetenek katili. Farklılıklar yok edilmesi gereken bir düşman. İdeolojik eğitim/öğütüm hızarı çocuklarımızın mizaçlarını yok sayıyor. Onlara kalas muamelesi yapıyor.

Bunu karşı alınacak en güzel tedbir bugünün dünyasında hızla yayılan “evde eğitim” yöntemi. Çocuğu hem ailesinden koparmıyor, hem külfeti azaltıyor, hem ebeveynleri memnun ediyor, hem toplumsal ekonomiyi zorlayan yatırımlar istemiyor?

ABD’de bu yöntemle milyonlarca çocuk evde eğitim görüyor. ABD hükümeti bu ailelere bütçeden pay ayırıyor. Onların federal bütçe içindeki paylarını kendilerine veriyor. Ebeveyn çocuk arasında uçurumlar oluşmuyor. Kişilik yırtılmasının önüne geçiliyor.

Fakat bizde devlet çocuklarımızın beynine ille de “Resmi Hizmete Mahsustur” levhası çakmak istiyor. Matematik, fizik, kimya kitabının girişinde dahi, siyaset ve devlet adamlarının boy boy portreleri. Kitaptaki konuyla alakasız, zırt pırt çocuğun önüne çıkan sözüm ona “okuma parçaları”. Geçenlerde ilköğretim öğrencisi kızım bile dalgasını geçiyordu bu tavırla.

CHP ve onun fikir dümeninde seyreden malum takımın, cezası düşürüldü diye ortalığı velveleye verdikleri 263. madde bütünüyle çağdışı. Ne devlet ne de devlet adına konuşanlar, kendilerini anne-baba yerine koymasınlar. Zira anne-baba değiller.

Siz anne-babalar, size çocuğunuzu devletin ideolojik hızarı elinden nasıl kurtarıp, onu kişiliği tek parça bir şahsiyet olarak koruyabileceğinizin ipuçlarını vereyim.

10 maddeden 5’i okul içinde alınacak tedbirler:

1. Son yıllarda etkisi ve yetkisi artan Okul Aile Birlikleri’nde görev alın, sizin paranızla yapılan okulda, sizin paranızla geçinen öğretmenlerin çocuğunuzu sizin hayat tarzınıza, imanınıza, değerlerinize karşı kışkırtmasına asla izin vermeyin.

2. Hiçbir okul yönetiminin ve öğretmenin “rol çalmasına” izin vermeyin. Onlar ana-baba rolü oynamasınlar, çünkü değiller. Bu haddini bilmezliktir. Onlar rol çalıyorsa, bu biraz da siz gerçek ana-babalar, rollerini hakkıyla oynayamadığı içindir.

3. Okullara zorla ya da gönüllü olarak katkıda bulunduğunuzda, bu katkının mutlaka devletin okul aracılığıyla sizden aldıklarını geri alacağınız bir sonuç doğurmasına dikkat edin.

4. Çocuğunuzun öğretmeninden ve müdüründen istediğiniz ilk şey şu olsun: Şahsiyetini öldürmeyin, başka ihsan istemem.

5. Özellikle ilköğretim çağındaki çocuğunuzun “şahsiyetli bir öğretmene” düşmesi için gerekirse kapı kapı dolaşın. Ciğerpareniz çocuğunuzu ellerinizle diri diri gömmeyin.

Şu 5 madde de, okul dışında alınacak tedbirler:

1. Okuldan geldiğinde mutlaka virüs taraması yapınız. Bunun için kendinize sahih ve sağlıklı bilgilerden bir “anti virüs” programı geliştiriniz. Bu programı da hep yenileyiniz.

2. Kışın kirletilen aklına ve kalbine inancınıza uygun bir yaz okulunda “abdest” aldırınız.

3. Okul gibi bir eviniz varsa, Erkin Koray kadar yürekli olup “okulsuz da olur” deyiniz.

4. Salih Memecan gibi, çocuğunuzu çalmayacak bir yer aramak için yollara düşebilirsiniz.

5. Kursta, camide, evde… Nerede olursa olsun, mutlaka Kur’an’la tanıştırınız: Kur’an korur.

Yorum Yaz