Ahlaksız teklif

”Cumhuriyet ilan edeceğimize, keşke ciddiyet ilan etseydik!” diyen Sakallı Celal’i, bir kez daha anıyoruz.

Çünkü Cumhuriyet’i, “halka rağmenci” bir anlayışla oligarşik bir diktaya dönüştürme heveslisi bir avuç ciddiyetsiz seçkin, tekellerine geçirdikleri medya gibi araçların da yardımıyla, inançlar üzerinde baskı kurmayı sürdürüyor.

Bunun en son ve en tipik örneği, doğal bir insan hakkı olmaktan çıkarılıp zorla “devlet sorunu”na dönüştürülen, Bayan Müslüman milletvekillerinin tesettürleriyle Meclis Genel Kurulu’na katılmaları olayı.

Ben, tesettüre karşı yapılan bu çirkin saldırı ve paranoyak tavırları garipsemiyorum aslında. Çünkü bu saldırıların hangi marazi dürtülerle yapıldığını çok iyi biliyorum. İslami bir vecibe olan tesettüre karşı topyekun taarruza geçen insanlık düşmanlarının, gerçekte başörtüsünün şahsında insanımızın imanına saldırdığını cümle alem biliyor.

Benim asıl garipsediğim şey, medya ve basında köşe yapmış kimi haddini bilmezlerin, bir Müslümana yapılmaması gereken ahlaksız bir teklifi, “örtünü aç” teklifini yapabilmiş, buna cür’et gösterebilmiş olmalarıdır.

Ahlaksız teklif sahibi bu cür’etkarlar, kim ve ne olduklarını kendileri daha iyi bilirler, işin bu tarafını geçiyorum. Kesin olan bir şey var ki, efendileri onlardan memnundurlar ve kendilerine verilen rolü iyi oynamaktadırlar. Ancak, bu cür’etin bir de Müslümanları ilgilendiren boyutu var ki, asıl üzerinde durulması gereken nokta işte burasıdır.

İMAN, HOBİ DEĞİLDİR

İnanmış bir kadın ya da erkeğe, inandığı değerlerden birini terk etmesini telkin eden biri, bunu gerçekten de “normal” bir davranış olarak yapıyorsa, o kişi, “inançlarla” “hobileri” birbirinden

ayırmayacak kadar cahil ve kimliksiz bir tip olmalıdır. Bu tipin, eğer yücelttiği ya da inandığı herhangi bir değer olsaydı, “değer” ve “inanç” sahibine böylesine “ahlaksız bir teklif” yapmayı aklına dahi getirmez, yüzü kızarırdı.

Böyle bir tipe inkarcılığından dolayı değil, inkarındaki ciddiyetsizliğinden dolayı kızılır. Hak ya da batıl, inandığı bir davaya, uğruna bedel ödemeyi göze aldığı bir değere sahip olan herkes, dava ve kimlik sahibi inanan bir insana neyin teklif edilip neyin edilmeyeceğini iyi bilir.

Yine bilir ki, iman hobi değildir. Hobiler değiştirilir, vazgeçilebilir, ertelenebilir, pazarlık konusu yapılabilir, üzerine bahse girişilebilir, fakat iman ve imandan kaynaklanan amel böyle değildir:

Değiştirilemez, vazgeçilemez, ertelenemez, pazarlık konusu yapılamaz, üzerinde bahse girişilemez; tabi ki muhatap inandığı değerlere samimi olarak inanıyorsa…

Kişinin kendisini “ne” ve “kim” olarak tanımlandığı değil, tanımladığı kimliği taşımakta ciddi olup olmadığı önemlidir. Bu nedenledir ki, bugün “ben şuyum”, “ben buyum” iddiasında olanlara, iddiaları ve kimlikleri ne olursa olsun, sorulacak ilk soru “ciddi misin?” olmalıdır.

NE OLDUĞUNUZ BENİ HİÇ İLGİLENDİRMİYOR; CİDDİ MİSİNİZ, ÖNCE ONU SÖYLEYİN?

Hz. Peygamber, binlerce Mekkili Müşrik içerisinden iki kişi için dua etmiş; “Ya Rab! İki Ömer’den birini! ” demişti. Bununla daha sonra iman edecek olan Ömer b. Hattab’ı ve adı “Ebu Cehil”e çıkacak olan Amr b. Hişam’ı kast etmişti. Rasulullah’ın bu iki isim üzerinde ısrarı, öyle sanıyorum ki, ciddiyetlerinden kaynaklanıyordu. İnkarlarında ciddi olan, inkarları uğruna canları da dahil, bedel ödemeyi göze alan bu insanların, iman etmeleri halinde, imanları uğruna da bedel ödemeyi göze alacak kadar ciddi olacaklarını tahmin etmek, zor olmasa gerek.

Nitekim bu isimlerden birincisi imanı seçip inancında ciddiyetini hayatıyla kanıtlarken, ikincisi de inkarı uğrunda canını vererek, inkarındaki ciddiyetini sergilemişti. Batıl davası uğruna Bedir Savaşı’na katılıp ölen Ebu Cehil’le, Bedir’e katılmayıp yerine parayla başka birini yollayan Ebu Leheb’i karşılaştırsaydınız, hangisini daha ciddiyetsiz bulurdunuz?

Kesinlikle Ebu Leheb’i, değil mi? Onun ciddiyetsizliğini yıllar önce ele veren, Rasulullah’la arasındaki şu diyaloğa ne dersiniz;

“- Ben iman edersem bana ne var?

– Herkese ne varsa, sana da o var.

– Beni herkesle bir tutan din olmaz olsun!”

Ne dersiniz; aslında Kur’an “eli kurusun!” diye beddua ederken, Ebu Leheb’in şahsında, hangi öğretiye mensup olursa olsun tüm ciddiyetsizleri kastediyor olmasın?!

Tüm ciddiyetsizleri!

İnanç üzerine pazarlık yapanları!

İnancını açık eksiltmeye sokanları!

Ahlaksız teklif yapma cür’etinde bulunanları ve!

( 3 Mayıs 1999 )

Yorum Yaz