Başı aç, Şemdinli’yi ört!

Vah mazlum milletim vah! Sırtına deli gömleğini giydirmişler. Biri geliyor sırtında sopa kırıp dilini koparıyor. Biri geliyor beynini yıkıyor. Biri geliyor başörtüsünü başından çekiyor.

Kim duruyor bu yasağın arkasında? YÖK, yargı, Anayasa Mahkemesi falan demeyin. Bu ülkede, bu kurumların son sözü söylemediğini biliyorsunuz. Adı söylenmeyen, kendini “Tanrı” sanan güç. Bilir misiniz, Yahudilerin tanrıya verdikleri isim olan YAHVEH, “adı söylenmeyen” manasına gelir. Başörtüsüne karşı mücadele eden güç de, sistemin “Yahve”si. Adını herkes biliyor aslında. Ama kimse dile getiremiyor. Kimisi “iyi saatte olsunlar” diyor, kimisi “derin devlet” diyor, kimisi daha başka şey?

Başörtüsü simge değildir. Başörtüsü yasağı simgedir. Neden mi? Çünkü bu yasak, bu ülkedeki malum oligarşinin millet üzerindeki baskısını simgeliyor. Ezanın rövanşı gibi görülüyor. Sizin anlayacağınız, bu yasak, “Elinizi kıpırdatmayın, biz buradayız” sopası.

Müslümanlar elini kıpırdatamaz ki. Sırtlarına deli gömleği geçirilmiş. Deli gömleğini bilir misiniz siz? İnsanın elini kolunu sıkıca saran iki ucu açık bir çuvaldır. Kendinizi savunamazsınız, koşamazsınız, kaçamazsınız, kovalayamazsınız, vurana el kaldıramazsınız?

AİHM’e küfretmek işin en kolay yanı. Müeyyidesi yok, bedeli yok. Söv sövebildiğin kadar. Zaten, AİHM’in aklını çelenler de bunu istiyor. AB’nin canı cehenneme! Bize ne AB’den! Fakat bize gavurluk dayatanların yasaklarına karşı harcadığımız enerjiyi, Avrupa’yı Müslüman etmek için harcasak, inanın tekmili birden Müslüman olmuştu.

“Ağa” ile hallederiz. Fakat “kâhya” fena. Kâhya söz dinlemiyor. Kâhyanın zerrece insafı, vicdanı yok. Kâhyanın gözünde biz ırgatız, biz marabayız, biz “devlet”in beslemesiyiz. Devlet kim mi? Devlet kahya. Döver de, sever de, söver de, başımızı da açar, pislik de yedirir, Kürt der vurur, irtica der vurur, İmam-Hatip’li der vurur, başörtülü der vurur.

Başörtüsünü Müslüman kadının başından alıp da, hangi “gladio”nun üzerini örtüyorlar, baksanıza. Vural Savaş ne diyordu: “Birkaç yerde patlama olsun, AKP hükümeti yıkılır.” Buna yakın bir şey işte.

Eski başsavcı müneccim mi? Değilse nasıl bildi? Eski başsavcıya “Nereden bildin?” diye hesap soracak bir savcı çıkmayacak mı? İşte bombalar patladı. Bu nasıl tezgahtır, kimler oyuyor altını bu ülkenin? 27 Mayıs öncesini, 12 Mart öncesi, 12 Eylül öncesini, 28 Şubat öncesini bilenler, “Biz bu filmi görmüştük” diyorlar.

Şemdinli’de patlamalar oluyor. Eski General Veli Küçük “Hiç Jitem’ci kimlik bırakır mı?” diye soruyor. Kimse çıkıp da “Hani Jitem yoktu, bu varlığının itirafı değil mi?” demiyor. Şemdinli olaylarını zavallı bir Uzman Çavuş’la bir PKK itirafçısının üzerine yıkarak, bu şer şebekesi çökertilemez. Eğer AK Parti iktidarı, bir astsubayı dahi bulup içeri tıkmaktan acizse, biz şimdiden 10. yıl marşını ezberlemeye hazırlanalım. Sadece astsubayı değil, onun arkasındaki subayları, ona emir vereleri, hatta planlayanları ortaya çıkarmak gerek. Başbakan’ın “Bu iş organize bir işe benziyor” demesi hepimizi umutlandırdı. 2. Susurluk, çetelerden kurtulmak için altın bir fırsat olabilir.

Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, Şemdinli bombalamaları sanığı astsubaya arka çıkması ve “Tanıyorum onu, iyi bir çocuk” demesi önemli. Subaylarla astsubaylar arasındaki kalın duvarları, bu ülkede askerlik yapan herkes bilir. Astsubaylar, subayların yemekhanesine bile giremez, gazinosuna gidemez, dinlenme tesisleri bile kesin hatlarla ayrılmıştır. Peki, nasıl oluyor da, orgeneral düzeyinde bir asker Şemdinli bombalamalarında başrolü oynadığı iddia edilen bir astsubaya, daha sanık sıfatıyla sorguya bile çekilmeden “beraat ilanında” bulunabiliyor?

Orgeneral, bu tavrın TCK’ya göre suç teşkil ettiğini bilmez mi? Çünkü bu mahkemeyi etkilemektir. Halen TSK’nın üst düzeyinde görevli bir orgeneralin “iyi çocuk” dediği birine, bu ülkede “kötü çocuk” diyebilecek bir savcı, bir hakim, bir mahkeme var mı? Orgeneralin bu demeci, astsubayı sorgulayacak mercilere “Sanık yakinimdir, gereğini rica ederim” demekten başka nedir?

Hep beraber göreceğiz: Türkiye bir “hukuk devleti” mi, yoksa “hık-mık devleti” mi?

Yorum Yaz