Hiçbir şey bitmedi!

İnsanlığa yol gösteren her kutlu peygamber, kılavuzluk yaptığı yola varlığını ortaya koyarak çıkar.

İşi insanın yabancılaşmasının önüne geçmektir; insanın kendisine, doğaya, eşyaya ve hepsinden öte Rabbi’ne karşı yabancılaşmasının…

Çünkü yabancılaşan her insanın, eşyaya müdahale ederek onu var edildiği yere yabancılaştırmak gibi şeytani bir eğilimi vardır. Bu eğilimle hareket ettiği zaman, ilahi nizamın düzene koyduğu şeylerden elinin ulaştıklarını kendince “düzeltmeye” (!) kalkar. Sonunda, bu yamuk duruşla el attığı her “ilahi inşa”yı “düz” hatta “dümdüz” eder, tahrip ve tahrif eder, mahveder.

Aslında insanın mahvettiği kendisidir; kendi bitimsiz geleceği, kendi güvenliği ve özgürlüğüdür. Kendi kozasını ören bir ipek böceği gibi, hayat alanını daraltıp yok ederek yok oluşa doğru sürüklenir. Bu yüzden, kendisini yok oluş sürecine götürecek koza albenilidir, baştan çıkarıcıdır.

Tüm peygamberlerin insana olan şefkat ve merhametleri, işte bu noktadan bakınca daha iyi fark edilir. Bir insanlık sakasıdır onlar. Umutla çıkarlar yola ve çağrıları umut ve güvenin yürekte ve hayatta istikrar bulması anlamına gelen “iman” üretir.

Bu yolda koşarken, yabancılaşmış egemenler tarafından ayaklarının altına dikenler atılır. Önce suskunluğa mahkum edilirler, sonra alaya alınırlar, daha sonra iftira kampanyalarına muhatap olurlar ve en sonunda fiili ve fiziki yıldırma ve saldırıya maruz kalırlar.

Bütün bunlar yıldırmaz hiçbir peygamberi. Fakat onların da bir “bittim noktası” vardır ve Allah onlara güçlerinin bittiği yeri hep gösterir: Çünkü bu işin yasasıdır, çünkü “insan olmak” en iyi peygamberlere yakışır. Bu yasa gereği güçlerinin bittiğini, önlerinin iyice tıkandığını, çıkış yollarının tümüyle kapandığını hissettikleri o “bittim noktası”nda, “özgül ağırlıkları” da biter ve ruhlarıyla özge bir aleme “uruc” ederler. İşte bu özge müşahedenin adıdır Miraç.

Sevgili Efendimiz Peygamberimiz de, böylesi bir bittim noktasında bu ruhani müşahedeyi yaşamıştı. “Tanrısını tayin etme yetkisine” sahip olduğunu düşünen azgınların egemenliği altındaki Mekke’de, tarihin bu en büyük iman hamlesine karşı, resmi gayrı resmi terör estiriliyordu.

Önü tıkanmıştı Nebi’nin; sağı solu, yanı yöresi hep tıkanmıştı. Yakın diyarlar ona kucak açmamış, uzak diyarlara ise o iltifat etmemişti. Mekke tüm ekonomik, sosyal ve siyasal gücüyle onun sağaltıcı davetini yatağında boğmaya çalışıyordu. Fakat ona yüreğin bir değil bin kapı, imanın bir değil bin imkan olduğunu göstermek isteyen, “Eğer yürüyüşünü durdurmak için tüm yolları haramiler kestiyse, yürüyüşünü yukarı doğru sürdürebilirsin” mesajı verdi.

İşte Miraç, yolların kesildiği, insanın önünün bin bir engelle tıkandığı bir “tükenmişlik” ağından kurtulmak için yüreğine açılmış bir gök kapısıdır.

Miraç, kara yüzlü, kara vicdanlı, kara ruhluların güneşin aydınlığını gıyabında idama mahkum edip, kendi kendilerine “artık bitti!” dedikleri bir anda, “hayır, hiçbir şey bitmedi, aksine her şey yeni başlıyor” anlamına gelen bir fecr-i sadık yürüyüşüydü.

Miraç, “İmanı olanın, imkanı tükenmez” demenin öbür adıydı.

Miraç, mü’mini Mekke’sinde boğmaya çalışanlara “Yolların tıkandığı yerde özge yollar, umutların tıkandığı yerde özge umutlar, imkanların tükendiği yerde özge imkanlar var” mesajıydı.

Miraç, insanın kendi fani sınırlarını aşıp ruhunun bitimsiz ufuklarına kanat çırpmasıydı.

Onun içindir ki, her namaz potansiyel bir Miraç olarak gösterilmişti Kutlu Nebi tarafından.

Namazın mü’minin Miracı oluşu, hiçbir mü’minin iki vakit arasından daha fazla bir süre tıkanmayacağı anlamına alınmalı değil miydi? Evet, işte o kadar: Tıkanmalar, tükenmeler, bitmelerin ömrü, adresini bulmuş bir namazın sahibi için, sadece iki vakit arası kadardır.

Tanrısını atama hakkının kendisine ait olduğu zannedenler, bundan hoşlanmayacaklar biliyorum. Mekke’nin egemenleri de hoşlanmamışlardı. Onun için daha ilk elde yalanlamışlar, alaya almışlardı. Fakat sonunda kimin kazandığını biliyoruz.

Gelecek, hiçbir özgür ruhun kuşatma altına alınamayacağını bilenlerindir.

Gelecek, kulun gücünün bittiği yerde Allah’ın yardımının başladığına inananlarındır.

Gelecek, herkes her şey bitti derken, kendisi “hayır, hiçbir şey bitmedi! Aksine her şey yeni başlıyor!” diyenlerindir.

Yorum Yaz