Hukuksuz medeniyet olmaz

Amerika, küresel bir korsanlığa soyunmuş durumda. Dev savaş makinasıyla masum Afgan halkının üzerine acımasızca bomba yağdırıyor.

El-Cezire ekranından bombalanan caminin yıkıntılarını gördük. Camiyi, namaz vakti, içindeki cemaatle birlikte bombalamışlar. ABD’liler, daha önce BM’ye ait mayın temizleme merkezini de vurarak sivil görevlilerin ölümüne neden olmuşlardı.

Başta Kabil, Kandahar, Celalabad, Mezar-ı Şerif gibi Avrupa karanlık orta çağını yaşarken dünyaya ışık saçmış medeniyet merkezleri, artık insanlığın ortak hazinesi haline gelmiş tarihi dokusuyla birlikte acımasızca yok ediliyor.

Harzemşahlar’ın İslam mirası…

Babürlüler’in İslam mirası…

ABD, hem davacı, hem savcı, hem hakim, hem de cellat rolünde. Afganistan’ın Müslüman halkına karşı yargısız bir infazı gerçekleştiriyor.

Yanına suç ortakları arıyor. Cinayetine yardım ve yataklık yapmayanları “terörü destekleyenler” olarak damgalıyor.

Delil sunmuyor dünya kamuoyuna. Kapalı devre sunduğu delillere şahit olanlar, Noam Chomsky gibi, Robert Fısk gibi şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar. Türkiye’nin yaşlı ve ayakta duramayacak kadar hasta başbakanı “Amerikalıların ikna olmuş olması bizim için yeterli” diyor. Ve biz, bu dehşet sözü hafızamızın bir kenarına çıkmaz harflerle kazıyoruz.

Ve ben gülüyorum… Kahrımdan…

Büyük Akif’imizin “tükürün” dediği modern Batının “uygarlığına”…

Bu sözüm ona uygarlığın kan ve göz yaşı üzerine kurulmuş ABD gibi bir korsanın vesayet ve velayeti altında oluşuna… Bu ülkeyi yönetenlerin düştükleri komik duruma… Başbakanın kara mizaha konu olacak haline… Kimse gerçeği çarpıtmasın; bu savaş “teröre” karşı açılan bir savaş değildir. Bu savaş İslam’a ve Müslümanlara karşı açılan bir savaştır. Oğul Bush’un ağzından çıkan “crusade” sözcüğü, bilinçaltında olanın sadece bilinç üstüne çıkmasından ibarettir ve bir itiraftır.

Bu bir imaj bozma hadisesidir; İslam’ın ve Müslümanların imajını bozma. İmaj bozma işini, uluslararası medya ve onun tefi önünde çalmadan oynamaya hazır “yerli” medya üstlenmiş gözüküyor.

Bir köpeği dahi hunharca öldürmeye kalktığınızda etraftakilerin tepkisini çekersiniz. O halde ne yapmak lazım? Elbette önce hunharca öldürmeyi aklınıza koyduğunuz köpeğin imajını bozmanız lazım. Peki, nasıl bozacaksınız? Elinizdeki imaj bozma araçlarını kullanarak o köpeğin “kuduz” olduğuna herkesi inandıracaksınız. Eğer bunu becerebilirseniz, seyircilerin size engel olması ya da yuhalaması şöyle dursun, alkışlayıp destek olması bile mümkündür.

Baksanıza bu karambolde uluslararası tüm İslam karşıtı güçler, topraklarını işgal ettiği Müslüman nüfusu sindirmenin, mümkünse soykırıma tabi tutmanın hesaplarını yapıyorlar.

İsrail’i kim tutabilir bundan sonra? Baksanıza daha birkaç gün önce bir düzine Filistinlinin kanına bir günde girdi, kimin sesi çıktı?

Çin, fırsattan istifade işgali altındaki İslam toprağı Doğu Türkistan’ı tasfiye etme düşleri kuruyor.

Rusya, yıllardan beri bomba yağdırdığı Çeçenlere karşı uluslararası destek istiyor.

Hindistan, yıllardan beri işgali altında bulundurduğu “yeryüzü cenneti” JammuKeşmir’de katliam yapmak için ABD’nin gözüne bakıyor…

Bu arada Orta Asya’nın, eski komünist Rus beslemesi diktatörleri, ülkelerindeki tek sahici muhalefet olan Müslüman güçleri topyekün temizlemek için bu ortamı bulunmaz bir nimet olarak görüyorlar.

Peki, bütün bu gerçekler karşısında “teröre karşı savaş” teranesine kim inanır? Bütün bunlar, ABD’nin İslam’a ve İslam dünyasına karşı topyekün bir savaşa giriştiğiyle değilse, neyle izah edilebilir?

Amerika’nın içimizdeki işbirlikçileri, bu hukuksuz, bu zalimce korsanlığı meşrulaştırma gayretindeler. Bu ülkenin Müslüman halkı, onların hangi iç dürtülerle ve kimin hesabına çalıştıklarını çok iyi biliyor. Bunları kimin hesabına yazacağını da…

Görünen o ki; bu ülke son yüzyılı yaşamamış kabul etmedikten sonra içine itildiği çukurdan çıkamayacaktır. Baksanıza ülkenin camiyle kilise arasında kalmış şaşkın vaziyetine!

İki arada bir derede kalmışlığın verdiği şaşkınlık, silah zoruyla tepeden modernleşmeyi savunan köle-efendilerimizi, kendi Batılı efendileri nezdinde gülünç duruma düşürüyor. Batılı efendiler, başımıza sardıkları köle-efendilerimizden umut kesmek üzereler. Ya vekaleten yaptırmak istediklerini ülkeye bir biçimde el koyup kendileri bizzat yapacak; ya da bu ülkeyi asli sahiplerine bırakıp uzun süren bu maceraya bir son verecek.

Köle-efendilerimiz, işte asıl bu ikincisinden korkuyorlar. Değilse, Afganistan’a bomba yağdırırken kendini futbolcu gibi hisseden ABD’lilerin amigoluğuna, böylesine bayılmalarının izaha gelir bir yanı var mı?

Yorum Yaz