Hükümete çağrı: Papa’yı reddedin!

Papa yapacağını yaptı. Kardinal Ratzinger iken, Vatikan tombalasından, 16. Benedikt olarak taç giyip Vatikan tahtına çıktı. Ikındı sıkındı, sonunda içinde gizlediği kini açığa vurdu.

İslam ve Hz. Peygamber hakkında, sorumluluk makamında bulunan birinin asla söylememesi gereken hakaretvari sözleri bir çırpıda söyleyiverdi.

Bu bir tesadüf değil. Öyle ağzından kaçmış sözler de değil. Memleketi olan Almanya’da yaptığı bir konuşma sırasında sarf ediyor bu sözleri. Üstelik metinden okuyor, irticalen değil. Üstelik konuşmanın içeriğinde uzun alıntılar ve diyaloglar da bulunuyor. Papa efendinin önüne kim sürmüşse, ta 1391 yılında Bizans İmparatoruyla bir İranlı Müslüman arasında geçen diyalogu bulup buluşturup koymuş. Çok mu aradılar acep? Diyalog dedimse, sanmayın öyle. Papa efendi, monologa çevirmiş bu diyalogu. İranlı Müslüman’ın ne dediğini tabi ki zikretmiyor.

Papa’nın planlanmış konuşmalarında okuyacağı metnin önceden hazırlandığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Elbet bu iş için Vatikan’da üst düzey bir sekretarya da vardır. Yani Papa’nın İslam, Kur’an ve Hz. Peygamber hakkındaki hakaretvari sözleri, taammüden işlenmiş bir cinayettir.

Peki, siyaset kurtlarıyla ve entrikalarıyla ünlü Vatikan, bu konuşmanın Müslümanların infialine neden olacağını hesap edememiş olabilir mi?

İşte bunu kimse söyleyemez. Bu sözler, öyle ABD başkanı Bush’un “Crusades” (Haçlı seferleri) sözüne de benzemez. Bir kelimedir, ağzından kaçmıştır, istemeden olmuştur, boş bulunmuştur gibi tevillerle kendinizi avutabilirsiniz. Ama Papa’nın bu sözleri o cinsten değil. Taammüden söylenmiş bu hakaretlerin muhatabı olan Müslümanların tepki göstereceği biline biline yapıldı bu terbiyesizlik.

İyi ama neden?

Bunu bilmeyecek ne var? ABD’nin 11 Eylül faciasını bahane ederek İslam’a karşı açtığı küresel savaşa asker yazılmak için. İstisnai dönemler hariç, genellikle Vatikan’ın ABD ile başı hoş olmamıştır. Bazı papalar anti-Amerikancılığıyla meşhur olmuştur. Fakat Alman Papa, Luther türü bir kin ve gayzla, İslam’a kelimenin tam anlamıyla kusmuştur.

Bu, Hz. Peygamber’in bir hadisini hatırlatmıştır: Küfür tek millettir. Evet, küfür tek millettir. Bu gerçek bir kez daha ortaya çıkmıştır. 2. Vatikan Konsili’nde yapılan şirinlikler, Haçlı Seferlerinden dolayı özür diler gibi bir tavra girmeler, İslam’a bir tür barış havası estirmeler? Bütün bu iyi niyet gösterilerinin hepsini tuz buz etmiştir Papa’nın hakaretleri. Oysaki 2. Vatikan Konsili’nin o ünlü kararları, 16. Benedikt’i de bağlaması gerekir. Şimdi kim soracak Katolik Kilisesi’nin başına “Son kararınız mı?” diye?

Papa’nın bu sözlerini, ta 1991’de, zamanın İngiltere Başbakanı Bayan Teacher’ın söylediği “Nato’nun yeni düşmanı İslam’dır” sözünün yanına koyun. ABD başkanı Bush’un “haçlı seferleri” sözünün yanına koyun. Huntington’un medeniyetler çatışmasının yanına koyun. Eski ABD dış bakanı Yahudi Kissinger’in “İslam kendi içinde çatışacak”ın yanına koyun.

Bu arada bizdeki ikiyüzlülere ne demeli? 28 Şubat’ın en cavcavlı günlerinde iyi saatte olsunların antetiyle piyasaya sürülen “İrtica mı-Laiklik mi?” adlı küfürnameye zerrece tepki göstermeyenlerin Papa’ya tepki göstermeleri en adi bir “din istismarı”dır. Oysaki, 28 Şubat broşüründe Allah’a, İslam’a, Kur’an’a ve Peygamberimize yapılan hakaretlerin yanında Papa’nın sözleri, inanın devede kulak değil. 28 Şubat şakşakçısı CHP’ye, Süleyman Nazif’in abdest alırken gördüğü Osmanlı ateisti Abdullah Cevdet’e dediğini demek lazım.

İşbu Papa, Kasım ayında Cumhurbaşkanı’nın davetlisi olarak Türkiye’ye gelecekmiş. Akla şu soru geliyor: Papa, Türkiye’ye gelmesinin arefesinde İslam’a ve Müslümanlara hakaret ederek Türkiye’yi karıştırmak istiyor olabilir mi? Yarın, bir yarı kaçık bulup Papa’ya suikast yaptırsınlar da, siz bakın gümbürtüye. Tıpkı, Danıştay cinayeti gibi, olmayan tekbiri uyduracak birileri de bulundu mu, tadından yenmez. İçerideki İslam düşmanlarının Türkiye ölçeğinde yapmak istediğini, bu kez ABD ve Avrupa dünya ölçeğinde yapmaya koyulur. Hazır gerekçe bulmuşken, İslam’a karşı o 28 Şubat günlerinden tanıdığımız manşetle “topyekun savaş” naraları atılır. Malum medya da, bu arada avuç ovuşturur.

Böyle bir suikast teşebbüsü durumunda, bir taşla birkaç kuş vurulmuş olur. Hem hükümet zor durumda bırakılır, hem Türkiye istikrarsızlaştırılır, hem yeni bir 11 Eylül saldırısı için bahane bulunarak ayak sürüyen müttefikler hizaya getirilmiş olur.

Hükümete buradan bir çağrı yapmak istiyorum: İslam’a ve İslam’ın kutsallarına ahlaksızca yapılan bu sözlü saldırının faili olan Papa’yı “persona non grata” ilan edin. Çankaya’nın sakini olan kişi kendi çalıp kendi oynasın. Ev sahibini de misafirini de baş başa bırakın. Eğer birilerinin dağarcığında yukarıda dile getirdiğimiz türden karanlık planları varsa, hiç olmazsa Hükümet olarak siz cinayete yardım ve yataklık etmiş olmazsınız.

Üstelik milletin dinine imanına hakaret eden birine de, milletin seçtiği temsilciler olarak hak ettiği tepkiyi göstermiş olursunuz. Bunu da yapamıyorsanız, gidin yatın, iktidardan falan da söz etmeyin.

Yorum Yaz