Jandarma Binbaşı neler anlatıyor böyle?

Nazlı Ilıcak’a da göndermiş bu mektubu. Üst komuta kademesinde bazı rütbelilerin hesabını “ceset sayısı” üzerine yaptığını söylüyordu.

Hatırlayacaksınız, Vakit’in Arşiv sayfası, Ilıcak’ın bu yazısından alıntı yapmıştı. Aynı mektup, bende dahil, başka yazarlara da gönderilmiş olmalı. Ben, Ilıcak’ın atladığı yerlere dikkat çekmek isterim.Mektubun sahibi bir Jandarma binbaşı. Belli ki, samimi bir vatan evladı. Karargahtan konuşmuyor, karnından da konuşmuyor. Sıcak operasyonların içinde pişmiş, hatta yanmış.

Mektubunun başlığını, “Mutkili Ali Destanı” koymuş. Seyredemeyenler için söylüyorum; bir tiyatro oyunu olan Keşanlı Ali Destanı’ndan çok daha sürükleyici.

Kim mi bu “Mutkili Ali” ? Şu Şemdinli olaylarında adı sık geçen astsubay Ali Kaya. Önce, Jandarma binbaşının tespitini aktaralım:

“Şemdinli’deki olay bir PKK militanı ya da destekçisini ortadan kaldırmak ya da gözdağı vermek için değil, direkt olarak halkı askere karşı kışkırtmak için planlanmış ve uygulanmıştır. En gergin dönemlerde bile güvenli kalmayı başaran bir bölgede son aylarda birden bire patlayan bombalar aynı planın dahilindedir. Bir ana caddesi ve bir giriş çıkışı olan, jandarmanın her geçişte arabaları bazen koltuklarını sökene kadar kontrol ettiği ve halkın didik didik arandığı küçük bir ilçede, yaklaşık 200 kilo patlayıcıyı bir resmî görevliden başka kim jandarma binasının da bulunduğu meydan yerine taşıyıp patlatabilir? Umut Kitabevi saldırısı öncesi içlerinde güvenlik güçleri de bulunan 23 kişinin yaralandığı, ilçenin savaş alanına döndüğü Kasım başında yaşanan bombalama olayı işte budur. Bombanın Jandarma İlçe Komutanlığı’nın yirmi metre yakınında patlatılmasıyla bu kez de asker halka karşı kışkırtılmış ve başarılı da olunmuştur. İçlerinde … da bulunan birçok subay ve astsubay kendisini intikama adamıştır.”

Bunlar bilinen şeyler. Peki, ya bilinmeyenler? Olaylar çok bilinmeyenli bir denklem. Ancak bu denklemlerin en bilinmeyeni Astsubay Ali Kaya. Binbaşıyı dinleyin: “Ali Kaya’yı çözen, Şemdinli’yi de Hakkari merkezli bütün provoke eylemleri de çözmüş demektir. Fakat atomu parçalamak Ali Kaya’yı çözmekten daha kolaydır. Yakın arkadaşları, belirli üstlerine bir o kadar sadık olan bu sıkı operasyoncu için şunu söyler: On bin volt elektrik de verseniz Ali konuşmaz. Mutkili Ali bir astsubay olmakla birlikte bölgedeki neredeyse bütün subaylardan daha itibarlıdır ve “?”a direkt bağlıdır. Kaya, planlanan eylemleri uygulamada “?”a karşı sorumlu olmakla birlikte “?’na direkt rapor verme sorumluluğu da taşımaktadır.” (İlzam edici olmasın diye isimleri ben çıkardım)

Siz olsanız, destanın kahramanını merak etmez misiniz? Binbaşıya göre, Mutkili Ali’nin dayısı, HEP Bitlis teşkilat kurucusuymuş. Halasının oğlu, bir ilçenin HADEP teşkilat başkanlığını yapmış. Diğer halaoğlu, geçmişte HADEP teşkilat üyeliği yapmış ve seçimde mahalle mahalle HADEP’e oy toplamış. Bir yakını, APO’nun avukatlığını yapıyormuş. Avukatın kardeşi, örgüt militanı olarak tutuklanmış. Biz buraya yazmadık ama hepsinin tek tek ad ve soyadlarını veriyor.

Mektubun en ilginç satırları, Mutkili Ali’nin soy kütüğü ile ilgili. Okuyun:

“Ali Kaya’nın büyükbabasının adı Alo, büyük ninesinin adı da Kuti’dir. Halasının kocası Toti Yay’dır. Toti’nin babası Bişi ve annesi de Fetro’dur. Halalarından Habo Kaya’nın kayınvalidesi Kötki ve Fari çiftinin kızı Zerif Tandoğan’dır. (…) Arkadaşım, nüfus kaydı bilgilerini Kaya ile direkt çalışan bir iki komutanla paylaşmışsa da, sadece fırça yemekle kalmış. Kaya hakkındaki şu bilgiyi de aynı arkadaşımdan öğrendim. Ali Kaya’nın gerçek ismi 1994 yılına kadar Hacı imiş, ama bir komutanının bu isimden hoşlanmaması üzerine, konjonktüre ve paşanın isteğine çok uygun bir isimle değiştirerek, Hacı Kaya’lıktan Ali Kaya’lığa geçmiş.”

Sorum şu: Bunlar doğru mu? Şu gurbet ellerde bunların doğruluğunu araştıracak durumda değilim. Eğer doğruysa, asıl sorum şu: Kimler, ne fırıldak çeviriyor?

Yorum Yaz