Kadın Müftü

Fetva kurumunu ve müftülüğü ehliyet ve liyakatiyle değil de cinsiyetiyle öne çıkarmak, tam da modernlerin kafa karışıklığının bir ürünü.

Müftüler ne kadar müftü? Kaçta kaçı itfaya ehil? Ehliyet ve liyakatlerini nerede ve nasıl kanıtladılar? Bırakın “muhakkik” tanımı kapsamına girmeyi, “mukallit” tanımı kapsamına girmeyi hak edeceklerin sayısı kaçtır? Hangi usulle ve usul bilgisiyle fetva verirler? Ellerine tutuşturulmuş bir resmi fetva kriterleri listesi var mıdır?

Hakimlerin vicdanla cüzdan arasına sıkıştığı gibi, müftüler de resmi ideolojiyle iman arasına sıkışırlar mı? Mesela devlet ideolojisinin zemzeme mukabıl kutsadığı, 28 Şubat post-modern darbesine gerekçe gösterilen içkinin, millet kesesinden resepsiyonlarda su gibi tüketilmesine ne buyururlar? Bir avuç bürokratın kol bükerek yasakladığı Kur’an’ın talimatı olan İslami tesettür hakkında sorsak, nasıl bir fetva alırız? Nikah sözleşmesinin temelinde “Allah adına” şartının olup olmadığını sorsak, ne cevap alırız? Kur’an’ın “Allah’la harb etmek” dediği faizin türevleri hakkında, göğüslerini gere gere “Kitab”a uygun bir fetvayı kaçta kaçı verir? Kitabına uyduranların oranı ne kadar çıkar? İdeolojik teşvike mazhar günahlardan zinaya verilen devlet desteği için ne buyurulur?

Bu ve buna benzer soruların cevabını geçiyoruz. Bu konumuz açısından bahs-i diğer sayılabilir. Fakat fetva, din, İslam, iman deyince tüyleri diken diken olan çevrelerin kadın müftü deyince heyecanlanmalarını nasıl açıklayacağız? Tıpkı ömründe alnı secdeye gelmemiş bi-namazların, “Türkçe ezan” deyince heyecanlanmaları kadar komik bir durum değil mi bu?

Ele aldıkları her ciddi konuda olduğu gibi, bu konuda da işin dalgasında-dalaveresinde oldukları gün gibi ortada. Huyları kurusun, en ciddi meseleleri bile magazinleştirmede üstlerine yok.

İslam’da ilim öğrenmek, kadın erkek her mümine farz. İslam’ın son peygamberi, beşikten mezara kadar ilim öğrenmeyi her müminin boynuna bir vecibe olarak yüklüyor. Zira Kur’an bunu amir. Bu emrin kadını, erkeği yok. Tesettürlü kızların okumasına engel olan zihniyetin, kadın müftü konusunda heyecanlanması, o bildik yobazlığıyla alakalı değilse, dindeki cehaletinin seviyesiyle alakalıdır.

Hz. Aişe, kendisine sorulan binlerce soruya fetva verdi ömrü boyunca. Zaten kendisi, en çok hadis/ilim rivayet edenlerin (muksirûn) önlerinde yer alıyor. Esasen fetva veren sadece Hz. Aişe değildi. Başta Allah Rasulü’nün eşleri olmak üzere, seçkin hanım sahabiler yerine göre fetva veriyorlardı.

Kadın konusundaki geleneksel katı tavır, vahyin kadının önüne açtığı bu yolun önüne çeşitli engeller çıkarsa da, Hz. Aişe’nin temsil ettiği damar bir biçimde yaşadı. Büyük İslam alimi İbnu’l-Cevzi, hocaları arasında, Şehde isimli kadın bir alimi de sayar. Süyuti, lügat ilmi de dahil bir çok ilimle meşgul olmuş kadın alimlerden söz eder. Hatib Bağdadi, Mekke’de, bir kadın hocanın rahle-i tedrisinde, Buhari dersi aldığını aktarır.

Bütün bu olumlu örneklere rağmen, kadın konusundaki geleneksel tavır olumsuzdur. Bu doğru. Fakat bu, dinin telkin ettiği bir şey değildir. Bu sosyolojik bir vakadır ve sebepleri de klasik toplumların yapısında aranmalıdır. Klasik toplumsal yapıyı, modernlerin tanımayı değil tanımlamayı önceleyen at gözlüğüyle değil de, “at gözüyle”, yani feraset ve basiretle değerlendirirsek, bu yapının sadece olumsuzluklarını değil, günümüzde kaybedilmiş bir çok olumlu tarafları olduğunu da görürüz. Bu da bahs-i diğer.

Muhlise Bibi adlı Müslüman ilahiyatçı hanım Kazan Müslümanlarına “kadı” olduğunda henüz Avrupa’nın yarısında kadının seçilme hakkı bulunmuyordu. 1917’de Moskova’da akdedilen 1. Umumi Rusya Müslümanları Kongresi’ne kadı olmak için üç kadın başvurmuştu. Muhlise Bibi’nin başvurusu liyakat ve ehliyet sınavından başarıyla geçtiği için kabul edildi. Kongreye katılan ve çoğu İslam alimi olan 308 delegeden 280’i bu kararı onayladı.

Kadın müftü ve müftü yardımcılığı, geç kalmış bir uygulamadır. Bunun ilerilik-gerilikle bir alakası yoktur. Olsa olsa, geç kalmışlıkla bir alâkası vardır. “Erkek olsun da çamurdan olsun” demek ne kadar sakatsa, “kadın olsun da çamurdan olsun” demek de o kadar sakattır.

Layık ve ehil olsun da, ister kadın ister erkek olsun, fark etmez. Hayırlı olsun.

Yorum Yaz