“Kurmay aklı” bu mu?

Asker söz konusu olduğunda, hemen “kurmay aklından” dem vurulur. Askerin, kerameti kendinden menkul kurmay aklına birileri hep methiye düzer.

Yok, yok o ünlü kurmay aklının hepten efsane olduğunu söylemek istemiyorum. Aksine, bir zamanlar sözü edilen bu aklın var olduğunu ben de kabul ediyorum. Hatta o akıldan bugüne intikal eden bir parçadan da söz edilebilir. Fakat son zamanlarda askerden duyup işittiklerimiz, o ünlü kurmay aklının yerinde yeller estiği zehabına kapılmamıza neden oluyor.

Hatta kurmay aklına sahip olmakla övünen bu kurumdan mütekait bazı isimlerin, bırakın kurmay aklını, düz bir akıldan ve standart bir mantıktan yoksun sözler ettiklerine şahit oluyoruz. Mesela şu Türkiye’nin borçlarını karşılıksız para basarak kapatacağını söyleyen paşayı ele alalım. Bu yüksek zeka ürünü sözü sıradan biri söylese, etrafındaki insanlar ya şaka yaptığını zanneder ya da akıl sağlığını yitirdiğini düşünürler.

Daha geçenlerde yine mütekait bir başka general çıkmış, kendi bindiği dalı kesercesine Mehmetçik demek küçük Muhammed demek değildir diyordu. Ya ne demek? Paşa keyfiniz bilir dediysek kelimelerin anlamlarını da keyfinizce koyabilirsiniz demedik yani. Sahi, kelimeleri de askere alsak, ictimaya çıkarsak, beğenmediklerimizi mıntıka temizliğine göndersek, mürteci kelimeleri YAŞ kararıyla sözlükten atsak, sakallı kelimeleri nizamiyeden almasak, hoşlanmadığımız bazı kelimelere şınav çektirsek, bazılarına tekmil verdirip “mana değişecek değiş!” diye komut versek. Komutumuza aldırmayan kelimelere 2-4 nöbeti yazsak? Ne iyi olurdu değil mi? Yine kurmaylığın zirvesine yükselmiş ve oradan başarılı bir darbeyle daha yukarıya tırmanmış bir paşamız da, darbe ertesinde sallandırdıkları gündeme gelince: “Asmayalım da besleyelim mi?” demişti. Bu söz de, tek başına kurmay aklından kuşku duymamıza yetmez mi?

Ama bunların hiçbiri eski MGK genel sekreteri Tuncer Kılınç Paşa’nın sözü kadar kurmay aklı adı verilen aklı utandıracak mahiyette değildi. Paşa, Türkiye’yi yönetmek isteyen siyasetçilere bir komut vermiş: “Türbanını çıkarmayan eşlerinizi boşayın!” Paşanın kurmay aklının varlığına olan yarım kalmış inancımızı hepten yok eden sözleri bununla sınırlı değil.

En az bu kadar tarihe geçmesi gereken bir başka sözü de şu: “Milliyetçi değilseniz vatan hainisiniz.” İyi mi? Paşa, kendisiyle mülakat yapan adını sanını yeni duyduğum bir dergiye “Bizler dinozorlarız” demiş. Estağfurullah desek bir türlü, başımızı sallasak başka türlü… Ama en şaşırtıcı olanı da, Paşa’nın aynı mülakatın devamında söylediği şu söz: “NATO’nun ayakta kalabilmesi ve Batı dünyasının ortak hareket edebilmesi için İslâm fundamentalizmi ortaya atıldı.”

Etme be Paşa! Oldu mu şimdi? Bu ne perhiz, bu ne turşu? Bir yandan başörtüsüne tahammül edemeyeceksiniz, bir yandan da İslâm fundamentalizminin icat edilmiş bir öcü olduğunu söyleyeceksiniz? İşte bu olmadı Paşa! Değil kurmay aklı, sıradan bir akıl bile çelişkinin bu kadar yamanına imza atmaz. Sahi, siyaseti erkekler yapacaksa kadınların başı kimi, neden ilgilendirir?

Siyasetçinin eşi olmak, onun istediği zaman alıp istemediği zaman atacağı “malı” olmak anlamına mı gelir? Siz ki, “çağdaşlaşma” adı verilen mühendislik projesinin mimarısınız.

Çağdaşlık, kadına kocanın “eşyası” gibi bakmak mıdır? Kadının kocasından bağımsız bir öz kimliği, öz kişiliği yok mudur? Asker kişiler, karılarını böyle mi görürler? “Şu kıyafeti giyersen veya bu kıyafeti giymezsen seni boşarım” mı derler? Paşa, farkında veya değil, fakat sadece Allah’ın örtü emrini yerine getiren kadınlara değil, tüm kadın soyuna hakaret ediyor.

Bunu bilerek veya bilmeyerek yapıyor, onu bilemem. Ama yaptığı bu! Sadece kadına değil, erkeğe de hakaret ediyor. Siyaset yapan erkeğe, eşine zulmeden bir canavar olmayı telkin ediyor. Erkeğin, kadını kendi makam ve mevkii için yeri geldiğinde kullanabileceğini, yeri geldiğinde gözünün yaşına bakmadan harcayabileceğini söylemektir bu. Hadi “Buna Allah ne der?” diye sormayalım. Allah’ın ne diyeceği zaten açık. Ama “İnsan ne der?” diye soralım. İnsanlığa, vicdana, insafa sığar mı bu? Vah kurmay aklı vah! Vah çağdaşlık vah! Vah paşa vah!

Yorum Yaz