“Medeniyetler çatışması” mı dediniz

Gazeteci bir dostum aradı. “Fotoğrafları gördünüz mü?” dedi.

İşgal güçlerinin Irak’taki tecavüz ve vahşet sahnelerini kastediyordu. “Gördüm” dedim. “Hangilerini?” diye sordu. Herkesin gördüğünü görmüştüm. “Hayır, onları kastetmiyorum” dedi, “Asıl Güneş ve Gözcü’dekileri gördünüz mü?”

Bunları söylerken titreyen sesiyle “yıkıldım” diyordu. Oysaki o savaş bölgelerinde muhabirlik yapmış, vahşet ve dehşet sahnelerinin her türünü bizzat yerinde ve canlı olarak izlemişti. Fakat o bile bu son gördüklerine dayanamamıştı. “Yıkıldım” deyişi bundandı.

Görmez olaydım. Hoş zaten bakamadım da. Bu iğrenç görüntülerin müsebbibi olanlar Amerikan ve İngiliz işgal güçleriydi.

Üç şey aklıma geldi:       

  1. Bu görüntüler neden İngiliz ve ABD medyasında çıkmadan diğer dünya medyalarında boy göstermedi? Bu sorunun “Malzeme onların elinde; tabii ki kendi adamlarına verecekler!” gibi sıradan bir cevabı var.

Bu soruyu şunun için sordum: İsrail’in son Cenin ve Nablus operasyonunda işlediği canavarca cinayet ve işkencelerin insanı kahrından yere yıkan görüntüleri aylardan beri kapalı devre internette gezip duruyor. Bu korkunç fotoğraflar MAZLUMDER’in elinde de var. İsteyen oradan talep edip baksın Siyonizm’in Hitler’e rahmet okutan cinayetlerine.

Mesela ekranımda duran fotoğraf… Cenin’de İsrail’in füzeyle vurduğu bir Filistinlinin evi… Odada tamamen kömür olmuş iki ceset yatıyor. Biri baba diğeri oğul anlaşılan… İşte bir daha, bir daha? Tek kelimeyle vahşet… Bilmiyorum, Siyonist işgal güçleri hangi silahı kullanarak insanları kömüre çeviriyorlar.

Ya Cenin fotoğrafları? Şu fotoğraftaki insanı sanki sırtlanlar parçalamış. Bedeni yukarıdan aşağıya ikiye ayrılmış bir çocuk cesedi. Ceset demek mümkün değil, sanki iki bacağından ayrılmış gibi. Kesilmemiş, adeta koparılmış. Bir Filistinli anne; iç organları çıkarılmış. Üzerindeki etikette “Meçhul 1” yazan işte bir ihtiyar erkek cesedi. Yüzünün yarısının etleri dağılmış. Boynundan aşağısının yarısı da sanki timsah sürüsünün ağzından alınmış gibi param parça.

Nasıl, içiniz ağzınıza mı geldi? Daha görmediniz bile. Bizim görmeye dayanamadığımız bu sahneleri bizzat gerçekleştirmekten haya etmeyenler nasıl bir tür acaba?

ABD ve İngilizler Afganistan’da, Irak’ta, Guantanamo’da bu türden cinayetleri uzun süreden beri işliyorlar. Geçmişi çok eskilere gider bu modern vahşetin. İsrail Filistin halkına yaptıklarıyla onları fersah fersah geçiyor. ABD-İngiliz-İsrail arasında bir canavarlık yarışıdır gidiyor.

Bu kadar vahşi olabilmek bir maharet… Bunları yaptıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi yüzülesi bir yüzle dünyanın yüzüne sırıtarak bakmak bir maharet. Bütün bunları insanlıktan gizlemek bir maharet… Ortaya çıktıktan sonra insanların tepkisini yılışık bir edayla savuşturmak bir maharet… Ve bütün bunları insanların zihinlerini uyuşturarak unutturmak bin maharet.

  1. İnsanlığın yüz karası bu cinayetleri işleyenler “medeni” diye adlandırılan dünyaya ait insanlar. Bizdeki “muasır medeniyet”çiler bu işe ne diyecek acep?

Sahi şu görüntüleri insanlık tarihinin utanç sayfasının başına ekleyen dünyanın adını birileri “medeni dünya” koymamış mıydı? Bunu yapan türün yetiştirildiği coğrafyayı “evrensel değerlerin” merkezi bellememiz için malum zamandan beri ne bedeller ödettiler ve hala da ödetmekteler?

Bu milletin tepesine vura vura “seviyesine” getirmeye çalıştıkları “muasır medeniyet” bu. Genellemek mi? Hadi canım sen de. Bush gibi, onun generalleri gibi, onların bizdeki benzerleri gibi “münferit vaka” mı sayalım?

Pişkin pişkin “Bunda abartacak ne var canım?” diyenlere “Bayım, sizin de bir kızınız, bir karınız, bir namus ve haysiyetiniz var mı?” diye soralım.

Soralım: ABD’lilerin götürüp de üzerine işedikleri siz olsaydınız böyle susar mıydınız? Götürülüp tecavüz edilen sizin karınız, kızınız, gelininiz, siz olsaydınız yine de “Genellemek yanlış, bunlar münferit olaylar” der miydiniz?

  1. Bu tür nasıl bir ortamda, nasıl bir sistemde, nasıl bir serada yetiştirildi?

İnsan özü itibarıyla bu kadar kötü olamaz. Kabalist geleneğin ürünü Siyonist Yahudiler’i geçelim. Onlar Zohar’ın üzerine oturduğu “Tikkûn Felsefesi” gereği kötülüğü ontolojik kabul ediyorlar. Böyle bir tasavvurla insanoğlunun yapamayacağı kötülük yok.

Fakat şu “medeni dünya”nın vahşetine ne demeli? ABD’sine, İngiltere’sine sormalı: Bunu nasıl ve neyle becerdiniz? Ne yaptınız da insanoğlu bu kadar vahşileşebildi? İnsanın kanına, sütüne ne kattınız, kalbinden neyi çaldınız ki onu böylesine akıllı bir canavara çevirebildiniz?

Evet, ortada bir çatışma var. Bunun adı “medeniyetler çatışması” olamaz. Çünkü İslam’a savaş açan “medeniyet” değil, cinnet.

 

Yorum Yaz