Tek amacımız var: Bilgi düzeyini yükseltmek

Bu satırlar, bu köşede daha önce yayımlanan “Şansımız yokmuş, onun için Yahudi doğmamışız!” başlıklı yazımdan bir alıntı.

Bu alıntıda dile getirdiğim konuyu, kendisi de Yahudi olduğu halde, Yahudiliğin geleneksel “goyim” tasavvurunu reddeden İsrael Shahak’ın kitabından öğrendim.

Türkçeye Yahudi Tarihi-Yahudi Dini adıyla çevrilen bu kitap (Anka yay. 2002), hayli objektif bir bakış açısıyla kaleme alınmış. Konuya aşina biri olarak diyebilirim ki, yazar Yahudi teolojisine ve bu teolojiyi oluşturan tasavvura çok iyi vakıf. Bu nedenle de, klasik “Yahudi aklına”, çok yerinde eleştiriler getirebiliyor. Dramatik Yahudi tarihine vakıf olup da “Şeytan bunun neresinde?” diye soran herkese, doğru adresi gösteriyor.

Bu köşede daha önce de Abdulvahhab el-Mesiri’nin çeyrek asırlık bir çaba ve birçok bilim adamının katkısıyla oluşturduğu 7 ciltlik el-Mevsuatu’l-Yehud ve’l-Yehudiyye ve’s-Suhyuniyye’yi tanıtmıştım. İşte Shahak’ın adı geçen risalesi de, Yahudiliği ve Yahudileri doğru anlamaya yönelik çabalardan biri olarak önümüzde duruyor.

Bu eserinde Shahak’ın Yahudi teolojisinin temellerine yönelttiği ciddi sorgulama, Middle East International’da, şu satırlarla övülmüştü: “Yahudi dininin, özellikle Yahudi olmayanlar (=goyim) karşısındaki tutumunun masaya yatırıldığı tartışmanın asıl çerçevesi, dikkatli ve özlü bir şekilde ortaya konmuş. Bu öz, korkuları yok eden ve tabuları yıkan bir dinamit gibi.”

Maalesef, bazı tabular öyle dirençli ki, dinamit bile kâr etmiyor. Ama yine de biz, Yahudilerin “goyim”e bakışındaki çarpıklığın temelleri veren Shahak’a teşekkür etmek zorundayız. Çünkü o, saklanmak istenen ayıbı açığa vurdu.

Bu makaleyi biraz da, benim “goyim” ve “seçilmiş millet” konularında önyargılı ve bilgisiz olduğumu ima eden Yahudi okurlarıma cevaben yazdım. “Goyim” sözcüğünün etimolojisinin “milletler” olduğunu biliyorum. Fakat bu sıradan kelime bir ıstılahı olarak kullanıldığında “(öteki) milletlerin tümü”, yani “Yahudi olmayanlar” (gentile) kastedilir ve kinayeten “kafir” hatta aşağıda görüleceği gibi daha alçaltıcı sıfatlar yerine kullanılır.

Bir Müslüman, Hz. Musa’ya da Hz. İsa’ya da iman etmeden Müslüman olamaz, değil mi? Fakat, Yahudi akidesini Tevrat’tan daha fazla belirleyen “geleneğin” tepesinde yer alan Talmud’un (5. bl.) Hz. İsa’ya bakışını merak etmez misiniz? Çünkü bu bakış açısı Yahudi dini geleneğiyle ırkçılığın nasıl iç içe geçtiğini göstermesi açısından manidar. “İsa hakkında birçok edebe aykırı cinsel ithama ilaveten Talmud, onun cehennemde kaynayan dışkının içine daldırılacağını belirtir” (s. 49)

Yine Allah’ın indirdiği haliyle Tevrat ve İncil’e iman etmek bir Müslüman için Kur’an’a iman kadar şarttır. Bozulmuş haliyle dahi bir Müslüman’ın kutsal kitaplara saygısızlık etmesi düşünülemez. Fakat Yahudi dini geleneği “goyim”in kitabına hakareti dini bir emir telakki ediyor: “Yahudilerin ellerine geçen Yeni Ahid’in (İncil) her hangi bir kopyasını eğer mümkünse kamuoyu önünde yakma yükümlülüğü vardır. Bu ilke kâğıt üzerinde kalmayıp bugün bizzat uygulanmaktadır. 23 Mart 1980 tarihinde Kudüs’te yüzlerce İncil nüshası, kamuoyunun gözleri önünde ve törenle İsrail Din İşleri Bakanlığı’nın desteklediği Yahudi örgütü Yad Le’akhim’in gözetiminde yakılmıştır.” (s. 50)

Yahudi Bernard Lewis, Hz. Muhammed’in etrafındaki yüzlerce zenci sahabeye bakmadan, İslam’ın ırkçılığın her türünü daha baştan kesin bir dille reddettiğini görmezden gelerek Encounter’a İslam’ın zenci karşıtı olduğu yolunda bir makale döşenebilmişti. Fakat Moşe b. Maimonides’in zenciler hakkında “…çünkü onlar bir maymununkinden daha fazla bir insan görüntüsüne benzemektedirler” dediğini, bu kitabın ABD’deki çevirisinde “zenci” anlamına gelen “Kushim”in tahrif edildiğini yine Shahak’tan öğreniyoruz (s. 56-57)

“Goyim”e kinâi anlamı olan “kâfirler” karşılığını vermeme razı olmayanlar, Kabalist geleneğe ait Shevet Musar adlı ahlak kitabında yer alan “Yahudi kadın şu dört şeytani varlıkla karşılaşmaktan kaçınmalı: Goyim, domuz, köpek, maymun” (s. 71) ilkesine ne derler acaba? Ya “Halacha’ya göre tüm goyim (Yahudi olmayan) kadınların fahişe olarak kabul edilir” hükmüne? (s. 109)

Yahudiliğin Yahudi olmayan tüm milletlere (goyim) bakışının teolojik temellerini anlamadıkça, dünden bugüne Filistin’de olup bitenleri de anlamak mümkün değildir. Bunun böyle olduğunu İsrael Şhahak da itiraf etmekte ve buna örnekler de vermektedir. İşte yazarın bizzat şahit olduğu bir örnek:

“1980 yılı yazında, Yahudi teröristler tarafından düzenlenen ve Nablus Belediye Başkanı Bassam Shak’a’nın iki bacağını; Ramallah Belediye Başkanı Kerim Hallaf’ın da kolunu kaybettiği saldırı ardından bir grup Yahudi Nazi, Tel Aviv Üniversitesi’nin bahçesinde toplanmıştı. Bu grup, birkaç kediyi kızartmış ve Arap belediye başkanlarının kopan etlerinden yapılmış “şiş kebap” olarak yoldan geçenlere sunmuştur. Bu korkunç partiye -benim gibi- şahit olanlar; şu anki bilgi düzeyi ile bu tür bir korkunçluğu tanımlamanın mümkün olmadığını itiraf etmişlerdir.” (s. 125, dn. 25)

Shahak doğru söylüyor; Siyonizm’in yaşattığı bütün bu “k

 

Yorum Yaz