Uyku ilahiyatı (3)

Uyku nimettir, hem de nimetlerin en büyüğü. Uyku aynı zamanda, insanın acziyetini gösteren bir “ayet”tir.

Her şey zıddıyla kaimdir. Uyanıklık da uyku ile kaimdir. Modern insan, her şeyde olduğu gibi, uykunun kalitesini de kaybetti. Bunun için de uyanıklığı kaybetti. Uykusu tam uyku olmadığı için, uyanıklığı da tam uyanıklık değil. Yani, uyur-gezer. Uyanıkken yarı uykulu, uykuluyken yarı uyanık…

Uyku hormonu melatonin ile birlikte, aynı anda ruhani alemle cismani alem arasındaki bağı kuran pinolin, DMT ve benzeri hormonları üreten, aynı organ: Pineal bezi. Bu bezin göz yoluyla, ışığa bağlı olarak çalıştığı var sayılıyordu çok yakın zamanlara kadar. Şu sorular açıkta kalıyor o zaman:

A. Peki, o zaman ışık görmeyen körlerin biyolojik zamanını nasıl izah edeceğiz?

B. Yine, altı ay gece, altı ay gündüz olan bölgelerde yaşayanlar altı ay uyuyup altı ay çalışmadığına göre, yani onlar da ışıktan ve geceden bağımsız olarak biyolojik saatle yaşadıklarına göre, bunu nasıl izah edeceğiz?

Son tıbbi keşifler, biyolojik iç zamanımızın sanıldığı gibi, güneş ışığına ayarlı görme alıcı sinirlerin faal olduğu ritmik ve dairevi süreçler değil, mavi ışığa hassas “cryptochrome pigmentleri” olduğu anlaşıldı.

İslam’ın namaz emrinin vakitleri, biyolojik iç zamanımızla bire bir uyumludur. Kur’an’ın tavsiyesi olan gece namazının vakti ise, pineal bezinin en faal olduğu zamandır. Bu yüzden, gece kalkma tavsiyesi, uykuya karşı mücahedeyi kazananların, manevi hazla ödüllendirilmesidir.

Şimdi, ilim talibi kardeşlerimizden uzman hekim Mustafa Hasbahçeci’nin, hazırlayıp verdiği gece ve uykuya dair bir denemeden, gecenin nasıl bir nimet olduğunu öğrenelim.

Tıbben, yetişkin için gerekli uyku miktarı 6-8 saat arası.

Peki, gerekli uykuyu alamamanın maiyetini hiç biliyor musunuz? Okuyun:

A. 24 Saatlik uykusuzluk durumunda, beyin faaliyeti azalır. Bu da kişinin karar alma, ani hareket kontrolü, dikkat ve görme kalitesinin düşüşüyle sonuçlanır.

B. Uykusuzluk, vücut sıcaklığında azalma, hücre sisteminde baskı, büyüme hormonunda azalma olur. (Onun için bebeklerde pineal bezinin faaliyeti, erişkinlerden çok daha fazladır. Rabbimiz, bununla hem bebeği büyütüyor, hem de ona manevi bir cazibe yüklüyor. Bizim gözümüze görünmeyen varlıklardan bebeklerin gözüne görünenler olduğu kanaatine ne dersiniz? Pinealin aktivitesi çok yüksek olunca, bebeğin bedeni ruhun cazibesine kapılıp gönül gözü baş gözün önüne mi geçiyor dersiniz? AÇ)

C. Uykusuzluk ile bilme faaliyeti azalır.

D. Bir hafta süren normalden bir saat kısa uyku, matematik çözüm yeteneğini azaltır.

E. Aynı süre içindeki üç saatlik bir yoksunluk, çözümlerin isabet oranını azaltır.

F. 5 saatlik bir yoksunluk ise görülenlerin algısını zorlaştırır.

1. Evre: Toplam sürenin yüzde 3-8’ini oluşturan, uykunun hafif dönemi.

2. Evre: Toplam sürenin yüzde 45-55’ini oluşturan, bir sonraki evre.

3 ve 4. Evreler: Yavaş dalga akımlı, vücut fonksiyonlarının yavaşladığı 60-70 dakikalık “derin uyku” (REM)öncesi nonREM evresidir. Bir sonraki evre olan “ağır uyku” (REM) evresi ile birlikte toplam uykunun yüzde 20’sini oluşturur. (Gecenin saat 2-3 civarına denk gelen uyku. Pineal bezinin en aktif olduğu evre. Yani hem uyku hormonunun, hem de manevi haz moleküllerinin en yüksek seviyede imal edildiği evre. AÇ)

Uyku iki dönemde değerlendirilir: Gece 10-02 arasında fiziki tamirat, 2-6 arasında manevi tamirat. Uyku öncesi fazla miktarda gıda alan kişilerde, fiziki tamirat için gerekli olan enerji sindirim için kullanılır. Dolayısıyla kişi sabah dinlenmemiş olarak uyanır. Konu ile ilgili eski bir deyiş şöyledir: “Sabah krallar gibi ye, öğle prensler gibi, akşam yoksullar gibi.” (Tabi, peygamberimizin tavsiyesi çok daha ötesini söyler: Acıkmadan yemeyiz, doymadan kalkarız. AÇ).

5. Evre: REM uykusu. Hızlı ve gayr-ı iradi göz hareketlerinin baskın olduğu, uyanıkken olduğu kadar yoğun beyin faaliyetinin görüldüğü, vücudun doğal işleyişini bile tekleten, toplam uyku süresinin yüzde 20-25’ini oluşturan evre.

3 ve 4. evrede beynin ve hücrelerin yakıt depoları doldurulmakta, hafıza adeta bir bilgisayar gibi kendini yeniden kurmaktadır. Kişilerin gördüğü rüyaların yaklaşık yüzde 80’i 5., yüzde 20’si ise 3 ve 4. evrede görülmektedir.

“Kaylule” adı verilen öğle uykusunu ecnebiler yeni keşfettiler. Fakat peygamberimiz, bölge insanlarının tümü gibi, öğle sıcağında bir miktar uyurdu. Bunun, üretkenliği artırdığı tespit edilmiş. Ayrıca Efendimiz, güneşin doğum, zirve ve batım vakitlerinde yatmayı hoş görmemiş.

İslam medeniyeti sabahçıdır. Güneşi üzerine doğduranın o günü ölmüştür. Bülbüller sabahçı, baykuşlar akşamcıdır. Biz Müslümanlar baykuş değil, bülbül tabiatlı olmamız gerekiyor.

Görüyorsunuz, uykunun da bir ilahiyatı var. Zira uyku, ilahî bir ikramdır.

Yorum Yaz