Sahih-i Buhari doğru tercih

Bazı gazetelerin okurlarına armağan olarak sunduğu eserler listesine muhallet bir eser daha ekledi:

Buhari’nin Sahih adlı hadis derlemesinin tekrarlardan arındırılmış ve özetlenmiş hali olan Tecrid-i Sarih.

Sünnet ve hadis bazılarımızın sandığı gibi Kur’an’a paralel akan müstakil bir nehir değildir. Allah’ın mesajını insanlara iletmekle yükümlü olan Peygamber Aleyhisselam’ın hayatında ve sözlerinde Kur’an’ın yankılanmasıdır.

Kur’an’ın ilk ve en büyük muhatabı olan Rasulullah’ın fiil ve kavillerindeki bu yankıyı yok sayarak, ona görmezden gelerek, İlahi vahiy ne kadar anlaşılabilir ki? Peygamber’i göz ardı ederek Kur’an’ı anlamaya kalkmak, olsa olsa Kur’an’ı göz ardı ederek Peygamber’i anlamaya kalkmak kadar vahim bir hata olur.

Allah Rasulü’nün hayatı, vahyin ete kemiğe bürünmüş şekliydi. Onun içindir ki mü’minlerin annesi Hz. Aişe’ye onun ahlakı sorulduğunda “Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz? Onun ahlakı Kur’an’dı!” diye cevap vermişti.

Sünnet ve hadisin bize vereceği birçok ders vardır. Bunların başındaysa şu sorunun cevabı gelir: “İlahi bir inşa projesi olan vahiy bir insanın tasavvurunu, aklını, kişiliğini, özetle bütün bir hayatını nasıl inşa eder?”

Bu sorunun en güzel cevabını Allah Rasulü’nün uygulamalarında ve sözlerinde buluruz. Dahası, Kur’an’ın inşa ettiği bir insanda göz nasıl bakar, kulak nasıl duyar, akleden kalp nasıl çalışır, ağız nasıl konuşurun cevabını da yine onda buluruz.

Hadislere analitik değil de kategorik bir zihniyetle yaklaşan süpürücü her akıl, bilerek ya da bilmeden ilahi vahyin yere basan ayaklarını kesiyor demektir. Vahyin ayaklarını kesmek, aynı zamanda vahyin ayaklarını yerden kesmek demektir. Ayakları yerden kesilen bir mesaj yeryüzünde “iz” bırakamaz. Yeryüzünde iz bırakmayan ise “izlenemez”. Birine “izle” diyorsanız, ona bir “iz” göstermek zorundasınız. Sünnet ve hadis, işte bu izleri temsil ederler.

Okumak ciddi bir iştir. Hele okunan metin dini bir metinse, bu ciddiyet daha bir gereklidir. Okumanın bir yolu yordamı vardır. Tabiî ki hadis okumanın da bir yolu yordamı olacaktır.

Okuduğu, içinde sünnet olan bir hadisi (çünkü içinde sünnet bulunmayan birçok hadis de var) uygulamanın yanında dini bir delil olarak başkalarına da iletecek olanların mutlaka yapmaları gereken birkaç husus var:

  1. Kur’an’ın muhkematını iyi bilmeli ve hadisin sağlamasını Kur’an’la yapabilmeli. Yoksa farkında olmadan Rasulullah’ın hayatıyla o hayata mesnet olan ilahi mesajı çatıştırır. Bu ise hiç de arzulanan bir durum değildir.
  2. Hadislerin durup dururken öylesine söylenmiş sözler olmadığını, onların da “3 N 1 K”sının bulunduğu, yani bir yeri, zamanı, muhatabı, gerekçesi, ortamı, amacı, özetle bağlamı bulunduğu unutulmamalı. Hadisin doğru anlaşılması ve yorumlanmasında bu bağlamın önemi sanıldığından büyüktür.
  3. Hadislerin lafzen değil anlam olarak nakledildikleri akıldan çıkarılmamalıdır. Muhtemeldir ki Hz. Peygamber’in ağızlarından o lafızlarla çıkmamışlardır. Dolayısıyla hadisin tek tek lafızları üzerine yorum bina etmenin birçok mahzuru beraberinde getirebilir. Eğer yorum bina edilecekse o konuda Rasulullah’ın söyledikleri yanında yaptıklarının bütünü göz önüne alınarak yorum yapılmalıdır.
  4. Yine bu meyanda, hadislerde geçen kimi kalıp ifadeler ve ıstılahlar vahyin inşa ettiği bir zihinle anlaşılmalıdır. Bir örnek vermek gerekirse, bir önceki yazımda “Bir yöneticinin hayra yönelişini destekleyen Allah…” diye çevirdiğim ibarenin lafzi karşılığı “Bir yöneticinin hayrını isteyen Allah..” şeklindedir. Fakat Allah’a izafe edilen her hayır ve hidayet şu ilke ışığında anlaşılmalıdır: “Doğru yola yönelenin Allah bu konudaki yeteneğini artırır” 47:17) Tabiî ki “Allah’ın sapmasını dilediği” türünden her tür metin de yine “Allah yoldan çıkmışlardan başkasını saptırmaz” (2:26) ilkesi ışığında anlaşılmak zorundadır. İşte bunun gibi.
  5. Hadis kitaplarının, çok yüksek sayıdaki rivayet arasından müellifinin belirlediği kriterler doğrultusunda seçilmiş hadislerden oluşan bir “seçki” olduğu unutulmamalıdır. Bu seçimde Buhari ve Müslim en titiz davrananlar arasında yer alırlar. Fakat seçimde ne kadar titiz davranılırsa davranılsın, insan hali az da olsa gözden kaçan kimi rivayetlerin olabileceği hatırlanmalı. Buhari’nin Sahih’i tekrarlı 7397, tekrarsız 2602 hadis içerir. Buhari bu hadisleri 600.000 hadis arasından seçtiğini söyler (Siyeru A’lam, 11/187). Bu rakamlar, sanırım meramımı izaha kafidir.
  6. Bu tür hadis derlemelerinden azami istifade isteniyorsa, hadisi anlama hususunda yardımcı kaynaklarla birlikte okunmalıdır. Mesela bu konuda M. Esed’in İslam’ın İlk Yılları adlı Sahih’in dört kitabını içeren şerhi, H. Kırbaşoğlu’nun konuyla ilgili eserleri. M. Görmez’in Sünnet ve Hadisin Anl. Met. Sorunu adlı eseri, M. İslamoğlu’nun Üç Muhammed’i ilk anda akla gelenler.

Sahih-i Buhari’nin bu ünlü muhtasarını aman kaçırmayın ve illa ki okuyun.

 

Yorum Yaz